Bu sayfayı yazdır

İbrâhim bin Yahlef Tunusî

İbrâhim bin Yahlef, Cezayir’de yaşamış olan velîlerden ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimidir. Tunus’ta doğdu. Uzun zaman ilim tahsîl edip, kendisini yetiştirdi. Mısır, Şam ve Hicaz taraflarına seyahatlerde bulundu. Tahsîlini tamamladıktan sonra Tlemsân’a gitti. Birçok talebe yetiştirdi. 1336 (H.737) senesinden önce Cezayir’in Tlemsân şehrinde vefât etti. 

İbrâhim bin Yahlef, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

Mezhebimizin imamı olan Mâlik bin Enes hazretleri ilmiyle amel eden yüksek bir velîydi. Buyurdu ki: “İlim öğrenmek isteyen kimsenin vakarlı ve Allahü teâlâdan korkması lâzımdır. İlim, çok rivâyet etmek değildir. İlim bir nûrdur. Allahü teâlâ bu nûru sevdiği mümin kullarının kalbine koyar.” Bir defâsında da; “Eğer elimde imkân olsaydı, Kur’ân-ı kerîmi kısa aklıyla, kendi görüşüne göre tefsîr edenin boynunu vururdum” buyurdu. 

İnsanlara hayırlı ve güzel işler yapmalarını tavsiye ederdi. “Kendisine hayrı olmayan kimsenin başkasına hayrı olmaz. İnsan kendisi için hayır işlemez, kendisine iyilik yapmazsa, insanlar da ona hayır ve iyilik yapmaz” buyurarak, Peygamber efendimizin; “Kişinin mâlâyânîyi (faydasız şeyleri) terk etmesi, Müslümanlığının güzelliğindendir” hadîs-i şerîfini rivâyet ederdi... 

Müslümanlar arasında Allahü teâlânın rızâsına uygun sevgi ve muhabbetin bulunmasının gerektiğini bildirerek; “Müsâfeha ediniz, aranızdaki kin gider. Birbirinize hediye veriniz ki, sevişirsiniz ve aranızdaki düşmanlık gider” hadîs-i şerîfini naklederdi. 

Kibirli ve kendini beğenen kimselerden hoşlanmazdı. “Bir kimse kendini övmeye başlarsa, değeri düşer” buyururdu. 

SEVGİ, SAYGI VE EDEP 

İmâm-ı Mâlik hazretlerinin Peygamber efendimize karşı olan sevgi, saygı ve edebi sınırsızdı. Resûlullah efendimizin ismi anıldığı zaman, rengi değişir, yüzü sararırdı. Bu durum orada bulunanlara ağır gelirdi. Bir gün ona bu husûs söylenince, buyurdu ki: “Eğer siz benim gördüğümü görseydiniz, bu hâlimi hoş karşılardınız. Ben, Muhammed bin Münkedir’i gördüm. O hâfızların efendisi idi. Ona ne zaman bir hadîs-i şerîf sorulsa ağlamaya başlardı. Câfer bin Muhammed, güler yüzlü bir zâttı. Yanında Resûlullah anıldığı zaman yüzü sararırdı. O, Resûlullah’tan bahsettiği zaman mutlaka abdestli olurdu.” 

Toplam Görüntülenme: 856

Yayın tarihi: Salı, 08 Mayıs 2012