Bu sayfayı yazdır

Muhammed el-Ma’ribî

Muhammed el-Ma’ribî hazretleri, Suriye’nin Lazkiye şehrinde yetişen velîlerdendir. 1824 (H.1240) senesinde vefât etti. İlimde, amelde, velîlikte, kerâmet ve fazîlette zamânın meşhuru idi. İnsanlara İslâmiyeti anlatmakta çok gayretli ve tesirliydi. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

Hile, hıyânet ve başkalarının haklarına saldırmak harâmdır. Harâmlar, zarûret olmadıkça, hiçbir yerde, hiçbir sebeple helâl olmaz. İslâmın güzel ahlâkını her yerde tatbîk etmek lâzımdır. Güzel ahlâklı olmak sûreti ile Müslümânlığı tanıtmak, Emr-i ma’rûf yapmak olur. Dâr-ül-harbde de, kâfirlerin haklarına dokunmamak, hükûmetlerinin kanûnlarına uymak, kimseyi dolandırmamak, Müslümânlığın îcâbıdır. Bazı mezhebsizler, Hac sûresinin otuzdokuzuncu âyet-i kerîmesine yanlış mana vererek, gençleri hükûmete karşı isyân etmeye teşvîk ettiler. Kardeşi kardeşe, düşman yaptılar. Anarşiyi körüklediler. Hâlbuki, bu âyet-i kerîmenin meâli, (Mü’minlere saldıran zâlimlerle cihâd yapmaya izin verildi)dir. Mekke’de kâfirler, Müslümânlara zulmediyorlar, yaralıyor, öldürüyorlardı. Bu zâlimlerle döğüşmek için, Resûlullahtan “sallallahü aleyhi ve sellem” tekrâr tekrâr izin istediler. İzin verilmedi. Zâlimlerin zulmünden kurtulamayacak olanların, kâfir memleketi olan Habeşistân’a hicret etmelerine izin verildi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Medîne’ye hicret edince, bu âyet-i kerîme gelerek, yeni kurulan İslâm devletinin, Mekke’deki zâlimlerle cihâd yapmasına izin verildi. Bu âyet, Müslümânların zâlim hükûmete karşı isyân etmeleri için değil, İslâm devletinin, insanların İslâm dînini işitmelerine, Müslümân olmalarına mâni olan, zâlim diktatörlerin orduları ile cihâd yapmasına izin vermektedir... 

 

İSYÂN ETMEK CÂİZ DEĞİLDİR! 

Görülüyor ki, Müslümân olsun, kâfir olsun, âdil olsun, zâlim olsun, hiçbir hükûmete karşı, isyân etmek, kanûnlara karşı gelmek, hiçbir zamân câiz değildir. Fitne çıkarmamalı, fitne çıkaranların arasına karışmamalıdır. Kafir memlekette bulunan bir Müslümân, zulüm ve işkenceden usanır, İslâmiyyete uygun yaşaması, ibâdetlerini yapabilmesi imkânsız olur ise, zâlimlere yine karşı gelmemeli, bir islâm memleketine, hicret etmelidir. İslâm memleketine hicret imkânı bulamazsa, insan haklarına, dîne, ibâdete saldırmayan herhangi bir memlekete gitmelidir. 

Toplam Görüntülenme: 829

Yayın tarihi: Cuma, 08 Haziran 2012