Bu sayfayı yazdır

Yazıcızâde

Yazıcızâde Muhammed Efendi, meşhûr “Muhammediyye” adlı eserin müellifidir. Gelibolu’yu mekân tutup, 1451 (H.855) senesinde orada vefât etti. Mezarı Gelibolu’nun biraz dışında, İstanbul yolu üzerindedir... 

Yazıcızâde Muhammed Efendi, Muhammediyye adlı eserinde şöyle anlatır: 

Kişi mal, mülk sahibi olmakta çok hırslı olur, tek gayesi bu mala kavuşmak olursa, hem dünyada, hem de ahirette rezil olur, perişan olur. Olmadık işler gelir başına. Bunun misâlleri sayılamayacak kadar çoktur. Mehmed-i Bican hazretlerinin anlattığı şu hikâyeden -yaşanmış bir olay olup olmaması önemli değil- anlayana çok ibretler, dersler vardır: 

Devrin hükümdarı bir gün tebdil-i kıyafetle teftişe çıkmıştı. Üç yol ağzında oturan bir kimsenin hâli dikkatini çekti. Dikkatle baktığında, bu kimsenin âmâ olduğunu anladı. Adam “Ne olur, şu bir akçeyi al ve enseme bir okkalı tokat at!” diye yalvarıyordu. Oradan geçenler de, bu kimsenin isteğini yerine getirip oradan uzaklaşıyorlardı... 

Kendine niçin parayla tokat attırdığını sordu. Adam şöyle anlattı: 

-Ben uzun yıllar, kervancı başı göre- vini yaptım. Bir gün kervanıma, on deve yüklü birisi katıldı. Yolculuk esnasında, bu yüklerin altın olduğunu anladım. Şeytan kanıma girip, niyetimi bozdurdu. Elime bıçağı alıp, yüklerin sahibinin yanına gittim. Adam benim niyetimi anlamıştı. Canını kurtarmak için, önce yükünün yarısını, sonra tamamını teklif etti. Ben kabûl etmedim. Adam çâresiz kalıp, bu defa da şu teklifte bulundu: “Beni öldürmezsen, kimseye yapmadığım bir iyiliği sana yaparım. Senin gözüne bir mil çekeyim. Yer altındaki bütün hazineleri görürsün. Zaten ben de bu altınları böyle elde ettim...” Bu teklif hoşuma gitti. Kabûl ettim. Gözümün birine mili çekti... 

 

“TAMAH ETME!..” 

Artık bütün hazineleri görebiliyordum. Fakat buna da râzı olmadım, daha çok göreyim, daha çok altın toplayayım diye, diğer gözüme de mil çekmesini istedim. Adam dedi ki: “O zaman hiç göremezsin, gel sen buna râzı ol! Tamah etme!” Ben ısrar ettim, diğer gözüme de mil çektirdim. Artık dünyam kararmıştı. Bütün hazineleri görüyor, fakat bunun dışında başka bir şey görmüyordum. İşte dünya tamahı, altın hırsı, beni bu hâle getirdi. Kendimi dünyada bu şekilde cezâlandırıyorum... İnşallah Cenâb-ı Hak da bu tövbemi kabûl eder... 

Resûlullah Efendimiz ne güzel buyurmuş: “Bir vâdi dolusu altını olan, bir vâdi dolusu daha ister!” 

Toplam Görüntülenme: 907

Yayın tarihi: Salı, 26 Haziran 2012