Bu sayfayı yazdır

Pîr Tevekkül

Pîr Tevekkül hazretleri, Sinop’ta yaşamış olan evliyânın büyüklerindendir. İlim tahsîli için Afganistan’da, Hirat’a gitti. Orada Şeyh Pîr Mîrim Halvetî hazretlerini tanıdı ve ona talebe oldu ve kısa zamanda ilim ve edeb öğrenip, hocasından icâzet, diploma aldı ve onun önde gelen talebelerinden oldu. Sonra hocalarıyla birlikte Anadolu’ya geldiler. Hocası onu insanlara hak yolun bilgilerini öğretmek üzere Sinop’a gönderdi. 1433 (H.837) senesinde Sinop’ta vefât etti. 

Pîr Tevekkül hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

İslâm dîni, Allahü teâlânın, Cebrâîl ismindeki melek vâsıtası ile, sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâma gönderdiği, insanların, dünyâda ve âhırette rahat ve mes’ûd olmalarını sağlayan, üsûl ve kâidelerdir. Bütün üstünlükler, faydalı şeyler, İslâmiyyetin içindedir. Eski dinlerin, görünür görünmez bütün iyiliklerini, İslâmiyyet, kendinde toplamıştır. Bütün saadetler, muvaffakiyetler ondadır. Yanılmayan, şaşırmayan akılların kabûl edeceği esâslardan ve ahlâktan ibârettir. Yaratılışında kusûrsuz olanlar, onu reddetmez ve nefret etmez. İslâmiyyetin içinde hiçbir zarâr yoktur. İslâmiyyetin dışında hiçbir menfaat yoktur ve olamaz... İslâmiyyet, insanların sevişmelerini, yardımlaşmalarını, kardeşçe yaşamalarını, memleketleri imâr, insanları terfîh etmeyi emreylemekte, Allahü teâlânın emirlerine saygı göstermeyi ve mahlûklara merhameti, toprağını, bayrağını sevmeyi, kanûnlara itâat etmeyi, vergilerini vaktinde ve dürüst olarak ödemeyi istemektedir. Her mahlûka karşı mesûliyyet taşımaktadır. Nefsin temizlenmesini temîn etmekte, kötü huyları, iyi huylardan ayırmaktadır. İyi huylu olmayı emredip, kötü huyları, şiddet ile ret ve yasak eder. Gayr-ı müslim vatandaşlarla, bid’at sâhibleri ile ve başka mezhebden olanlar ile iyi geçinmeyi, her cihetten iffeti ve hayâyı emreder... 

HAK VE MESULİYETLER... 

Fertlerin, evlâdın, âilenin ve milletlerin haklarını ve vazîfelerini öğretmekte, dirilere, geçmişlere, geleceklere, herkese karşı bir hak ve mesûliyyet gözetmektedir. Başka dinler, böyle değildir. Başka dinlerin hepsi bozulmuş, ilâhî hükümler yerine, insan kafasından çıkan fikirler, düşünceler yer almıştır. Bunun için, lâyetegayyer olamamış, ilerleyen, değişen hayât karşısında, şekiller ve ölü kelimeler hâlinde kalmışlardır... 

Toplam Görüntülenme: 1035

Yayın tarihi: Pazar, 12 Ağustos 2012