Bu sayfayı yazdır

Seyyid Emir Burhân

Emir Burhân, Silsile-i aliyye büyüklerinden biri olan Seyyid Emîr Külâl (Gilâl) hazretlerinin büyük oğludur. On altıncı asırda yaşamıştır. Emîr Burhân’ın hocası, Behâeddîn Buhârî hazretleridir. Babası Seyyid Emîr Külâl onun hakkında; “Bu çocuk bizim burhânımız, delîlimizdir” buyurmuştur. Onun yetiştirilmesi için, talebesi Behâeddîn Buhârî hazretlerini vazifelendirmiştir. Seyyid Emîr Külâl hazretleri, Behâeddîn Buhârî hazretlerine şöyle buyurmuştur: 

“Bir üstâd, çırağını yetiştirerek kemâl derecesine ulaştırsa, ister ki, kendi eserini çırağında görsün ve çalışmalarının neticesinde onun yetişmiş olduğuna şâhid olsun. Şâyet bir yanlışlık görürse, düzeltsin. İşte oğlum Burhân, şimdiye kadar tasavvufta eğitilmedi. Onun yetiştirilmesi işini üzerinize alın da, eserinizi görüp, itminân elde ettiğinize dâir bana güven gelsin.” 

Behâeddîn Buhârî hocasının bu emri üzerine Emîr Burhân’ın bâtınına teveccüh edip, murâkabeye daldı. Fakat hocasının huzûrunda edebe riâyet ederek, tasarrufunu kesik kesik devâm ettirerek, arada bir durakladı. Seyyid Emîr Külâl hazretleri; “Ara vermeden tasarruf etmeye devâm et” buyurdu. Bunun üzerine aralıksız tasarrufa devâm etti. Emir Burhân, birdenbire değişip, tasavvuf hallerine daldı. Bundan sonra yolu açılıp, tasavvufta yükseldi. 

Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

“Gerçekten din kardeşi olan kimsenin güzel ahlâka ve beğenilen hasletlere sâhib olması gerekir. Yaşlılara hürmet, gençlere nasîhat, çocuklara şefkat, zayıflara merhamet, fakirlere cömertlik, âlimlere hürmet eder. Zâlimlere düşmanlık, facirleri tahkîr eder. İnsanlara iyilik eder ve mertlik gösterir ve onlarla sulh içinde yaşar, iyi geçinir. Allahü teâlâya yalvarır, nefsine karşı savaş açar, onun boş isteklerine muhâlefet eder. Şeytanla mücâdele eder. İnsanlardan gelen sıkıntılara tahammül eder. Düşmanlık edenlere yumuşak davranır. Musîbetler karşısında sabırlı olur. Kendi ayıplarına bakıp başkalarının ayıpları üzerinde durmaz. İnsanlara musîbete uğradıklarında ve gamlı hallerinde yardımcı olur. Cemâate devâm eder. Emri altında bulunanlara nasîhat eder. Dâimâ âhireti düşünür. Hallerine ve sözlerine dikkat eder. Kıyâmet gününde rüsvâ, rezil olmaktan korkar. Allahü teâlânın fazlından ve ihsânından ümit kesmez.” 

Toplam Görüntülenme: 936

Yayın tarihi: Cumartesi, 18 Ağustos 2012