Bu sayfayı yazdır

Esad Efendi

Esad Efendi, Seyyiddir. “Sahhâflarşeyhizâde” diye meşhurdur. 1264 [m. 1848] senesinde vefât etmiştir. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin talebelerindendi. (Üss-i zafer) târîh kitâbı çok kıymetlidir. Başka eserleri de vardır. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin Seyyid Esad Efendiye yazdığı Arabî mektûbun bir kısmı şöyledir: 

“Sıhhatte olduğunuzu bildiren mektûbunuz geldi. İnkârcıların çok olmasına rağmen, bu yolda ve sünnet-i seniyye üzere sebatınızı, devamınızı ifâde etmeniz bizi sevindirdi. Bu sebeple Allahü teâlâya tekrar tekrar hamd ettim. Hakkulyakîn sırlarından habersiz olan bazılarının, evliyâya kalben bağlanmayı bid’at saydıkları, aslı ve esâsı olmadığını iddia ettikleri, bu fakirin kulağına geldi. Hakîkat asla onların dedikleri gibi değildir. Bilâkis kalben bağlılık Müceddidiyye yolunun mühim bir esâsıdır. Hattâ o, Kur’ân-ı kerîme ve Resûlullah efendimizin sünnet-i seniyyesine tam bir şekilde yapıştıktan sonra, maksûda kavuşturacak yolların en büyüğüdür. Büyüklerimizden bazısı tasavvuf yoluna kavuşmak için, sâdece kalb ile bağlılıkla yetinmemişlerdir. Fenâ-fillah mertebesinin başlangıcı olan hocada fâni olmaya en çabuk ve kolay götüren yol olduğunu kesin bir şekilde ifâde etmişlerdir. 

Tasavvuf yolunun büyüklerinden, Hâce Ahrâr diye bilinen, Şeyh Ubeydullah-i Ahrâr şöyle buyurdu: “Sâdıklarla beraber olmak Kur’ân-ı kerîmde emrolunmuştur. Onlarla beraber olmak, hem sûreten hem de manen olur... Bu husûs, ehlince malum ve meşhûrdur. Reşahât kitabında, tafsilatlı olarak yazılmıştır. Sanıyorum, kalben bağlanmayı kabûl etmeyenler, onu ıstılâh manası ile düşünmediler. Eğer bu husûsu ıstılâh manası (tasavvuftaki manası) ile düşünselerdi, onu inkâr etmezlerdi. Çünkü tasavvufta kalben bağlılık, talebenin edeb üzere olması ve hocasının huzûrunda olduğu gibi, gıyabında da ondan feyz alması için, sûretini çok hatırında tutmakla fenâ-fillah mertebesinde olan hocasının rûhâniyetinden yardım istemektir. 

TAM BİR HUZUR İÇİN... 

Talebe hocasının sûretini hatırına getirmek sûretiyle tam bir huzûra kavuşur ve kalbi nûrlanır. Bu sebeple kötü işlerden sakınır. Kalben bağlılığın bu manada inkârı düşünülemez. Bunu ancak Allahü teâlânın, alnını hüsran ile mühürlediği kimselerden başkası inkâr etmez. Bu şekilde saadette mahrûm olmaktan ve gazâba uğramaktan Allahü teâlâya sığınım.” 

Toplam Görüntülenme: 963

Yayın tarihi: Cuma, 05 Ekim 2012