Bu sayfayı yazdır

Muhammed Rebhâmî

Muhammed Rebhâmî hazretleri, Hindistan’da yetişen fıkıh âlimlerindendir. Hicri dokuzuncu asrın sonlarında vefât etti. En büyük eseri olan, Rıyâd-ün-nâsıhîn”de buyuruyor ki: 

İbn-i Cevzî, “El-muğnî” ismindeki tefsîrinde buyuruyor ki: “Ebû Bekr Sıddîk (radıyallahü anh) buyurdu ki: Beş namaz vakti gelince, melekler der ki: “Ey Âdemoğulları kalkınız! İnsanları yakmak için hazırlanmış olan ateşi namaz kılarak söndürünüz.” Abdullah İbni Abbâs (radıyallahü anhüma) diyor ki: Resûl-i ekremden (sallallahü aleyhi ve sellem) işittim. Buyurdu ki: (Namaz kılmayanlar, kıyâmet günü, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulacaklardır.) 

Horasan vâlisi Abdullah bin Tâhir, çok âdil idi. Jandarmaları birkaç hırsız yakalamış, vâliye bildirmişlerdi. Hırsızlardan biri kaçtı. Hiratlı bir demirci, Nişâbûr’a gitmişti. Bir zaman sonra, evine dönüp gece giderken, bunu yakaladılar. Hırsızlarla beraber, vâliye çıkardılar. Vâli; “Hapis edin!” dedi. Demirci hapishânede abdest alıp namaz kıldı. Ellerini uzatıp; “Yâ Rabbî! Günâhım olmadığını, ancak sen biliyorsun. Beni bu zindandan, ancak sen kurtarırsın. Yâ Rabbî! Beni kurtar!” diye duâ etti... 

Vâli, o gece rüyâda dört kuvvetli kimse gelip, tahtını tersine çevirecekleri vakit uyandı. Hemen abdest alıp, iki rek’at namaz kıldı. Tekrar uyudu. Tekrar, o dört kimsenin, tahtını yıkmak üzere olduğunu gördü ve uyandı. Kendisinde, bir mazlûmun âhı bulunduğunu anladı. Hemen o gece, hapishâne müdürünü çağırıp; “Bir mazlûm kalmış mı?” dedi. Müdür; “Bunu bilemem. Yalnız, biri namaz kılıp, çok duâ ediyor. Gözyaşları döküyor” deyince, onu getirtti. Hâlini sorup anladı. Özür dileyip; “Hakkını helâl et ve bin gümüş hediyemi kabûl et ve herhangi bir arzun olunca hana gel!” diye rica etti. Demirci; “Hakkımı helâl ettim ve hediyeni kabûl ettim. Fakat işimi, dileğimi senden istemeye gelmem” dedi. Vâli; “Niçin?” diye sorunca şu cevabı verdi: 

“Benim gibi bir fakir için, senin gibi bir sultanın tahtını birkaç defa tersine çeviren sahibimi bırakıp da, dileklerimi başkasına götürmekliğim kulluğa yakışır mı? Namazlardan sonra ettiğim duâlarla, beni nice sıkıntıdan kurtardı. Nice muradıma kavuşturdu. Nasıl olur da, başkasına sığınırım? Rabbim, nihâyeti olmayan rahmet hazînesinin kapısını açmış, sonsuz ihsân sofrasını, herkese yaymış iken, başkasına nasıl giderim? Kim istedi de, vermedi? istemesini bilmezsen alamazsın. Huzûruna edeble çıkmazsan, rahmetine kavuşamazsın...” 

Toplam Görüntülenme: 903

Yayın tarihi: Cumartesi, 06 Ekim 2012