Bu sayfayı yazdır

Ahmed Zühdü Paşa

Ahmed Zühdü Paşa (rahmetullahi aleyh) Seyyiddir. Maârif nâzırı idi. 1319 [m. 1901] da vefât etti. (Mecmûa-i Zühdiyye) fıkıh kitâbının başındaki yazıda buyuruyor ki: 

Fıkıh kelimesi, Arabçada, fekıha yefkahü şeklinde kullanılınca, yani dördüncü bâbdan olunca bilmek, anlamak demektir. Beşinci bâbdan olunca, İslâmiyeti bilmek, anlamak demektir. Ahkâm-ı İslâmiyyeyi bilen âlimlere (Fakîh) denir. Fıkıh ilmi, insanların yapması ve yapmaması lâzım olan işleri bildirir. Bu ilme (Ahkâm-ı islâmiyye) de denir. Fıkıh bilgileri, Kur’ân-ı kerîmden, hadîs-i şerîflerden, icmâ-ı ümmetten ve kıyâstan meydâna gelmektedir. Eshâb-ı kirâmın veyâ bunlardan sonra gelen müctehidlerin söz birliğine (İcmâ-ı ümmet) denir. Kur’ân-ı kerîmden veyâ hadîs-i şerîflerden veyâ icmâ-ı ümmetten çıkarılan ahkâm-ı islâmiyyeye (Kıyâs-ı fukahâ) denir. Bir işin, helâl veyâ harâm olduğu, Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden anlaşılmazsa, bu iş, bilinen başka bir işe benzetilir. Böyle benzetmeye (Kıyâs) denir. Kıyâs yapmak için, o işi helâl veyâ harâm yapan sebebin, birinci işte de bulunması lâzımdır. Bunu da, ictihâd derecesine yükselmiş âlimler “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” anlayabilir. 

Fıkıh ilmi çok geniştir. Hepsi, dört büyük kısma ayrılır: 1- İbâdât olup, beşe ayrılır: Namâz, oruç, zekât, hac, cihâd. 2- Münâkehât: Evlenme, boşanma, nafaka ve dahâ nice dalları vardır. 3- Muâmelât olup, alışveriş, kirâ, şirketler, fâiz, mirâs... gibi birçok bölümleri vardır. 4- Ukûbât, yani cezâlar olup, başlıca beşe ayrılmakdadır. Kısâs, sirkat, zinâ, kazf, riddet, yani mürted olmak cezâlarıdır. Fıkhın ibâdât kısmını kısaca öğrenmek, her Müslümâna farzdır. Münâkehât ve muâmelât kısımlarını öğrenmek, farz-ı kifâyedir. Yani, başına gelenlerin öğrenmesi farz olur. Tefsîr, hadîs ve kelâm ilmlerinden sonra, en şerefli ilim, fıkıh ilmidir. 

Aşağıdaki hadîs-i şerîfler, fıkhın ve fıkıh âlimlerinin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” şerefini göstermeye kâfidir: 

(Allahü teâlâ, bir kuluna iyilik etmek isterse, onu fakîh yapar). (Bir kimse fakîh olursa, Allahü teâlâ, onun özlediği şeyleri ve rızkını, ummadığı yerlerden gönderir). (Allahü teâlânın en üstün dediği kimse, dinde fakîh olandır). (Şeytâna karşı bir fakîh, bin âbidden [İbâdet çok yapandan] dahâ kuvvetlidir). (Her şeyin dayandığı bir direk vardır. Dînin temel direği, fıkıh bilgisidir). 

Toplam Görüntülenme: 948

Yayın tarihi: Pazar, 21 Ekim 2012