Bu sayfayı yazdır

Ebû Abbas Eşnâî

Ebû Abbas Eşnâî rahmetullahi aleyh, hadîs, tefsîr ve kırâat âlimidir. 307 (m. 919) yılanda vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce bir dersinde buyurdu ki: 

Kur’an-ı kerim mucizdir. Yâni, Onun gibi söz kimse söyleyemez. Arabistân’ın meşhûr şairleri uğraşmışlar, benzerini söyleyememişlerdir. (Tûr) sûresinin otuzdördüncü âyetinde meâlen, (Öyle ise, bir benzerini söyleyiniz!) ve (Hûd) sûresinin onüçüncü âyetinde, meâlen, (Onlara söyle ki, kendimden söylediğimi sandığınız bu Kur’anın sûreleri gibi, on sûre de siz söyleyiniz!) ve (Bekara) sûresinin yirmiüçüncü âyetinde, meâlen, (Kulumuza [yâni Muhammed aleyhisselâma] gönderdiğimiz Kur’anda, [yâni bizim gönderdiğimizde] şüphe ediyorsanız, siz de Ona benzer bir sûre söyleyiniz! Bunu yapabilmek için bütün güvendiklerinizden yardım isteyiniz. Buna benzer bir sûre söyleyemezsiniz!) buyurulmuştur... 

O zaman, Arablar şiire çok kıymet verirdi. Aralarında çeşitli şairler yetişti. Kur’an-ı kerime benzer kısa bir sûre söyleyebilmek için, el ele verdiler. Çok uğraştılar. Hazırladıkları şiirleri, Muhammed aleyhisselâma götürecekleri zaman, Kur’an-ı kerimden bir sûre ile karşılaştırdılar. Sûredeki belâgati iyi anladıkları için, kendi sözlerinden kendileri utandılar. Resûlullaha götüremediler. Din adamları, Kur’an-ı kerimin îcazını başka başka bildirdiler. Çok kimse, Kur’an-ı kerimin nazmı garîb, üslûbu acîbdir. Arab şairlerinin nazmlarına, üslûblarına benzemediği için mucizdir dediler. Sûrelerin başındaki ve sonundaki ve kıssalarındaki nesir kısmlar da böyledir. Âyetlerin aralıkları, onların Sec’leri gibidir. [Sec’, nesirde, cümle sonlarının kafiye şeklinde birbirlerine uygun olmalarına denir.] Bunları Kur’an-ı kerimdeki gibi yapamadılar. Arabcayı iyi bilen kimse, Kur’an-ı kerimin îcazını açıkça anlar. Bazıları, îcaz, gaybdan haber vermesidir, dedi. Meselâ, (Rûm) sûresinin üçüncü âyetinde meâlen, (Onlar gâlib geldiler ise de, on seneye varmadan mağlup olacaklardır) buyuruldu. Bu âyet-i kerime, Rum kayseri Heraklius’un on seneden az zamanda, İrân şâhı Husrev Perviz ordusuna gâlib geleceğini önceden haber vermektedir. Haber verdiği gibi de olmuştur. Bazı âlimlere göre, Kur’an-ı kerimin îcazı, çok uzun ve tekrarlı olduğu hâlde, hiçbir yerinde ihtilâf, uygunsuzluk bulunmamasıdır. Bunun içindir ki, (Nisâ) sûresinin seksenbirinci âyetinde meâlen, (Bu Kur’an, Allahdan başkasının sözü olsaydı, içinde çok uygunsuzluklar bulurlardı) buyuruldu. 

Toplam Görüntülenme: 825

Yayın tarihi: Cumartesi, 08 Aralık 2012