Bu sayfayı yazdır

Mâlik bin Dînâr

Mâlik bin Dînâr hazretleri, mal mülk sâhibi zengin bir genç idi. Hasan-ı Basrî hazretlerine talebe olunca, bütün mallarını ve parasını, fakir talebelere harcadı. Kalbinden Allahü teâlânın aşkından başka her şeyin sevgisini çıkardı; zahidlerden oldu. Uzun zaman Basra’da Hasan-ı Basrî hazretlerinin sohbetlerini dinledi. Bir ara hocasıyla birlikte Şam’a gittiler. Şam’da bütün vakit namazlarını Câmi-i Kebîrde cemâatle birlikte kıldı. Bu vesîle ile o beldenin hikmet sâhibi kişileri ile tanışıp sohbet etti. Şam halkı onun izzet ve kemâlini, olgunluğunu her geçen gün görmekteydi. Gündüzlerini oruçla, gecelerini namaz ve niyazla geçirirdi...

“Allahü teâlâdan kork!..”
Bütün bunlara rağmen Mâlik bin Dînâr’ın yaşaması için gerekli olan rızka gönlünde az bir meyil kalmıştı. Bir gece rüyâsında kendisine şöyle buyuruldu: “Ey Mâlik! Sen bir mahlûksun. Allahü teâlâdan kork! Mâsivâyı, Allahü teâlâdan başkasının sevgisini terk edip bize dön. Yoksa helâk olursun!..”
O, sabahleyin erkenden hocası Hasan-ı Basrî hazretlerine giderek rüyâsını anlattı. Hocası da bunun doğru olduğunu bildirdi. Mâlik hazretleri bundan sonra ömrünün sonuna kadar kalbi, Allahü teâlânın sevgisi ile dolu yaşadı. Kimseden bir şey kabûl etmedi. Hattatlık yaptı ve kazandığı ile ihtiyaçlarını karşıladı.
Mâlik bin Dînâr hazretleri kalan ömrünü Basra’da geçirdi. Güzel halleri ve çok kerâmetleri görüldü. Nefsini hesâba çeker, bir an onu boş bırakmazdı...
Mâlik bin Dînâr hazretleri sâlih kimseleri sevmeyi anlatır ve onlara düşman olmaktan sakındırırdı. Bu hususta; “İnsan, kendisi sâlih olmadığı halde sâlihlerin şeref ve haysiyetine dil uzatacak olursa, başka günahı olmasa bile bu ona yeter” buyurdu.

“Hüsn-i zannım için affetti”
Mâlik bin Dînâr hazretleri, ömrünü Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uyarak, insanlara nasîhat ederek geçirdi. Vefât ettiği gece rüyâda görüldü. Semâ kapıları açılıp birinin; “Dikkat edin Mâlik bin Dînâr Cennet’te iskân edileceklerden oldu” dediği işitildi.
Sevdikleri, Mâlik bin Dînâr hazretlerini rüyâda gördü ve ona; “Allahü teâlâ sana nasıl muâmele etti?” diye sordular. O; “Rabbimin huzûruna pek çok günâh ile çıktım. Hakkında beslediğim hüsn-i zan sebebiyle hepsini affetti” buyurdu...

Toplam Görüntülenme: 1844

Yayın tarihi: Cumartesi, 29 Temmuz 2006