Bu sayfayı yazdır

Günaha önem vermemek

Hüseyn bin Şuayb hazretleri Şafiî fıkıh âlimidir. Türkistan’da, Merv şehrindendir. 430 (m. 1039)’da vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Müslümanım diyen kimsenin, kâfirlere mahsus şeyleri zaruret olmadan yapmaması ve kullanmaması, kâfir zan olunmaktan çekinmesi lâzımdır. Bir insan, başka bir dîne mahsus olan bir işi yapmakla, o dîne girmiş olması lâzım gelmezse bile, o dîne mahsus şeyin kendinde görünmesini kabul etmiş olur. Böylece, kalbindeki îmanın sarsılmış olduğu düşünülebilir. İmâm-ı Azam ebû Hanîfe, (İslâmiyete hangi yol ile girilirse yine o yol ile çıkılabilir) buyurmuştur. Buradaki yol, kalbin inanması demektir. Yani, kalbe iman girince, Müslüman olur. Kalpten iman gidince, Müslümanlıktan çıkar, buyurmaktadır.
Müslümanlar, Müslümanlığa mahsus şeyleri yapmakla, alay olunmasını düşünmemeli. Hürmet duyulacağını düşünmeli ve bu hareketinden şeref duymalıdır. İslâm âlimlerinin bildirdiği şeyleri kalpteki imanla bunun ne alâkası var diyerek hafif görmek câiz değildir. Çünkü, kalpten bütün azaya yol vardır. İslâmiyetin emrettiği işler, iyidir. Yasak ettiği işler, kötüdür. İnsanlar, bugün bunu anlamasalar da, doğrusu budur.
İslâmiyetin yasak ettiği şeyler yapılınca, kalp kararır, katılaşır. Büyük günahlar çok yapılırsa, iman gidebilir. İslâmiyetin emrettiği vazifeleri yerine getirmek lâzım olduğu gibi, her birinin vazife olduğuna inanmak da ayrıca lâzımdır. Böyle inanan bir Müslüman, bu vazifeleri elbette seve seve yapacaktır. Kalp ile inanmak, Müslümanlığın temeli olduğu gibi, amellerin de en üstünü budur. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hazretlerine işlerin en üstünü hangisidir diye sorulunca, (Allaha ve Resûlüne inanmaktır) buyurduktan sonra, âmentüyü okumuştur. Bu hadis-i şerif Buhârîde yazılıdır.
İslâmiyette imanın esas olması, amellerin, ibâdetlerin önemini azaltmaz. Çünkü amellerin yapılmasına sebep, imandır. Sebebin kuvvetli olması, neticeyi emniyet altına alır. İmanı kuvvetli olan bir Müslüman, amellere daha çok önem verir. Müslümanların her amele, her vazifeye de ayrı ayrı iman etmesi lâzım olduğu için, günah işleyenler, imanlarının sarsılacağını, hattâ gideceğini düşünerek titrerler. Hattâ bir günahı işlemeyen kimse bile, o günaha önem vermese, ne olurmuş dese, kâfir olur.

Toplam Görüntülenme: 1057

Yayın tarihi: Cuma, 26 Ağustos 2016