Bu sayfayı yazdır

Allahü teâlâ kalplerinize bakar

Rükneddîn Ebü’l-Feth hazretleri Hindistan evliyâsının büyüklerindendir. Pakistan’da Mültan’da doğdu. Zamanın büyüklerinden Nizâmüddîn Evliyâ ile sohbet etti. 720 (m. 1320)’de vefât etti.
Rükneddîn Ebü’l-Feth, bir talebesi tarafından toplanan “Mecma’ul-ahbâr” adlı eserdeki bir mektubunda buyuruyor ki:

“O azîz, kesin olarak bilmelidir ki, insan iki şeyden ibârettir. Sûret ve sıfat. Hüküm sıfata göredir, sûrete göre değil. (Allahü teâlâ, sûretlerinize ve amellerinize bakmaz, kalplerinize bakar) buyuruldu. Ama sıfatın hükmü, hakîkat üzere, ancak âhirette görünür. Çünkü orada her şeyin hakîkati zâhir olur. Bu sûret gidicidir ve herkes kendi sıfatına uygun şekilde haşrolunur. Nitekim Bel’âm-ı Bâurâ, o kadar tâatiyle birlikte, köpek sûretinde haşrolunacaktır. A’râf sûresi 176. âyet-i kerîmede meâlen; (Onun hâli köpeğe benzer) buyuruldu. Bunun gibi zulmeden, başkasının malına, canına tecavüz eden; kendini kurt sûretinde, kibirli olan; kaplan sûretinde, bahîl ve haris olan da; kendini domuz şeklinde bulacaktır.
Kâf sûresi 22. âyet-i kerîmede meâlen; (Şimdi senin perdeni açtık! Artık bugün gözün keskindir) buyurulması, bunu gösterir, insan, bu kötü sıfatlardan temizlenmedikçe, hayvanlar sırasında yer almaktadır. A’râf sûresi 179. âyet-i kerîmede meâlen; (İşte onlar, hayvanlar gibidir; doğrusu daha sapık ve aşağıdırlar) buyuruldu. Nefsin tezkiyesi, temizlenmesi ise, ancak Allaha sığınmak ve O’ndan yardım istemekle mümkündür. Yûsuf sûresi 53. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, gerçekten kötülüğü şiddetle emreder. Ancak Rabbimin koruduğu nefs müstesnadır. Çünkü Rabbim Gafûrdur. Rahimdir) buyuruldu.
Hakkın ihsânı ve yardımı olmadıkça, nefis tezkiye olmaz. Nûr sûresi 21. âyet-i kerîmede meâlen; (Eğer üzerinize Allahın ihsânı ve rahmeti olmasaydı, içinizden hiçbiri ebediyyen [günah kirinden] temize çıkamazdı. Fakat Allah dilediğini temize çıkarır) buyuruldu. Bu ihsân ve rahmetin alâmeti, ayıplarının kendine gösterilmesidir. Bütün kâinatın yanında yok hükmünde olduğu ilâhî azametin nûrundan bir şua onun kalbine parlasa; bütün dünya büyüklükleri, onun nazarında toprak hükmünde olur. Kalbinde dünya ehlinin kıymeti kalmaz. Bu hâl kalbini kaplayınca; dünya ehlinin tutulduğu hayvani sıfatlarından nefret eder ve onların yerine, melek ahlâkının sıfatlarının görünmesini ister."

Toplam Görüntülenme: 1036

Yayın tarihi: Pazartesi, 19 Eylül 2016