Bu sayfayı yazdır

Sahâbe-i kiramın hepsi müctehid idi

Fenârîzâde Mehmed Efendi Osmanlı âlimlerindendir. İlk Şeyhülislam Molla Fenârî hazretlerinin torunudur. 877 (m. 1472)’de İstanbul’da doğdu. Zamanın meşhur âlimlerinden ilim tahsil etti ve talebe yetiştirdi. 929 (m. 1523)’de vefat etti ve Bursa’ya nakledilip, dedesi Molla Fenârî’nin kabri yanına defnedildi. Buyurdu ki:

(İctihâd) Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmemiş olan emirleri, açık bildirilenlere benzeterek, bir emir meydana çıkarmak demektir. Bu da, (Fa'tebirû) ve (Ves'elû ehlezzikri) âyet-i kerimeleri ile emredilmektedir. Yâni çalışarak, uğraşarak, bütün dikkat ve düşüncelerinizle Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde bulunmayan meseleleri, bulunanlara kıyâs ederek, benzeterek bir hükm-i şer'î çıkarınız diye emredilmektedir. İctihâd yapmayı emreden âyet-i kerimeler çoktur. Nahl sûresinin kırktördüncü âyet-i kerimesinin meâl-i şerifi, (Bizden indirileni insanlara açıklaman için) ve Nisâ sûresinin ellidokuzuncu âyet-i kerimesinin meâl-i şerifi, (Allahın kitabına ve Resûlün hadislerine mürâcaat edin!)dir. Bu âyet-i kerimeler, ictihâd etmeyi emrediyor.
Sahâbe-i kiramın her biri müctehid olup, âyet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmeyen meselelerde kendi rey ve ictihâdlarına göre amel ettiler. Bunun içindir ki, Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatında ve Hulefâ-i râşidînin hilâfetleri zamanında, dîn-i islâmı bildirmek için, uzak memleketlere gönderdikleri sahâbe-i kirâma, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmeyen meseleleri, kıyâs ediniz diye emrolunurdu. Meselâ Mu'âz bin Cebel’i (radıyallahü anh) Yemen’e vâli tâyin buyurdukları zaman, (Orada ne ile hüküm ve emredeceksin!) diye sordular. Allahü teâlânın kitabı ile amel edeceğim, dedi. (Kur'an-ı kerimde bulamaz isen ne yaparsın?) buyurduklarında, Allahü teâlânın Peygamberinin hadis-i şeriflerini kendime düstûr ve kanun yapacağım. Yâni onun sözleri ile, hâlleri ile ve işleri ile amel edeceğim dedi. (Resûlullahın sözlerinde de bulamaz isen ne yaparsın?) buyurduklarında, âyet-i kerimeler ve hadis-i şerifler dâiresinden çıkmaksızın, kendi ictihâdımla hareket ederim, dedi. Resûlullah efendimiz, bu cevapları işitince, Mu'âz bin Cebel’in (radıyallahü anh) ilminden ve büyüklüğünden dolayı, Allahü teâlâya hamd ve şükreyledi.

Toplam Görüntülenme: 960

Yayın tarihi: Perşembe, 01 Aralık 2016