Bu sayfayı yazdır

Sevilen bir kul olabilmak için

Bezcizâde Muhyiddin Efendi Osmanlı velîlerindendir. Konya'da doğdu. Seyyiddir. Medrese tahsilinden sonra Halvetî şeyhlerinden Nûreddinzâde Molla Çelebi'ye intisap etti. Sultan I. Ahmed devrinde İstanbul'a davet edilerek Üsküdar'daki Şemsi Paşa Tekkesi şeyhliğine getirildi. Nuhkuyusu’nda bir tekke yap­tırdı. 1020'de (m. 1611) vefat edince buraya def­nedildi. Buyurdu ki:

Allahü teâlânın sevdiği kul olabilmenin şartları vardır. Birincisi; temiz olmaktır. Temizlik de iki kısma ayrılır. 1- Zâhirî temizlik: Dış görünüşün temiz olmasıdır ki, bütün insanların dikkat edeceği hususlardandır. Giyecek, yiyecek, içeceklerin ve kullanılacak bütün eşyaların temiz olmasıdır. 2- Bâtın temizliği: Kalbin iyi huylarla dolu olmasıdır. Haset etmemek, başkaları hakkında kötülük düşünmemek, Allahü teâlânın düşmanlarından nefret etmek, dostlarına da muhabbet etmek gibi cenâb-ı Hakk'ın beğendiği iyi huylardır.
Kalp, Allahü teâlânın nazargâhıdır. Bu sebeple kalbe dünyâ sevgisi doldurmamalıdır. Haram olan yiyeceklerle beslenmemelidir. Nitekim hadîs-i şerîfte; “Uzak yoldan gelmiş, saçı sakalı dağılmış, yüzü gözü toz içinde bir kimse, ellerini göğe doğru uzatıp duâ ediyor. 'Yâ Rabbî!' diye yalvarıyor. Hâlbuki, yediği içtiği haram, gıdası hep haram. Bunun duâsı nasıl kabul olur?” Yani haram yiyenin duâsı kabul olmaz buyurdu.
Gönül yani kalp temiz olmazsa ibâdetlerin lezzeti alınamaz, marifete, Allahü teâlâya âit bilgilere kavuşulamaz.
İkincisi; dilin temizliğidir. Dilin münasebetsiz ve uygun olmayan sözleri söylemeyip susması, Kur’ân-ı kerîm okuması, emr-i ma’rûf ve nehy-i münkerde bulunması, yani Allahü teâlânın emirlerini yapmayı ve yasaklarından kaçınmayı bildirmesi, ilim öğretmesi gibi. Zîrâ sevgili Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “İnsanlar, dilleri yüzünden Cehenneme atılırlar.”
Üçüncü şart; mümkün olduğu kadar insanlardan uzak durmaya çalışmalıdır. Bu sebeple göz haram olan şeylere bakmamış olur. Zîrâ kalp, göze tâbidir. Her harama bakış, kalp aynasını karartır. Nitekim Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Yabancı kadınların yüzlerine şehvet ile bakanların gözlerine, kıyâmet günü ergimiş kızgın kurşun dökülecektir.” Yabancı kadınlara bakmak haramdır. Allahü teâlâ, Nûr sûresinin otuzuncu âyet-i kerîmesinde meâlen; “Ey Resûlüm müminlere söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramdan korusunlar! İmânı olan kadınlara da söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haram işlemekten korusunlar!” buyurdu.

Toplam Görüntülenme: 996

Yayın tarihi: Pazartesi, 06 Mart 2017