Bu sayfayı yazdır

Dünyâ, zâlim ve hîlekârdır

Türâbî Efendi, Sultan İkinci Bâyezîd zamanı Osmanlı âlim ve şâirlerindendir. 922 (m. 1516)’da vefât etti. Vefatından kısa bir zaman evvel oğluna şöyle nasihat etti:

Ey oğlum! Kimin takvâdan nasîbi varsa ve dünyâya düşkün değil ise; kerâmete, çok iyiliklere saadet ve hakîkî zenginliğe kavuşur. Öyle ise, dünyâ sevgisinden vazgeç. Dünyâya düşkün olmak, bütün günahların başıdır. Ona aldanma. Onun malı, mülkü, lezzetleri, görünüşleri hep aldatıcı, geçici ve yalancıdır. Sonunda yok olmak üzere hazırlanmıştır. Dünyâ hayâtı; oyun, eğlence ve süsten ibârettir. Dünyâ seni aldatmasın. Dünyâ, zâlim ve hîlekârdır. Bugün senin olduğunu sandığın malların, yarın başkasının olduğunu görürsün. Dünyâ ve onun süsleri hiçbir şey değildir. Dünyânın günleri sâdece emânettir. Dünyâyı tercih eden, emânet olan günleri gafletle geçiren kimseye akıllı denmez. Sermâyesini helak olacak olan şeye yatıran kimseye yazıklar olsun! Allahü teâlânın muhabbeti ve bütün işlerini Allahü teâlânın rızâsına uygun yapmak gayreti, şereflerin en büyüğüdür.
Vakar ile ahlâklanmayı unutma. Kötü işlere bulaşmayı bırakıp, her ân Allahü teâlâyı an ve O’nu hatırından çıkarma ki, bu hâl her yaranın ilâcıdır. Susuzluk için saf sudan daha faydalıdır. İhlâslı birisi nasihat verirse kulak ver. Onu dinle ve onunla amel et. Böyle kimsenin nasihati, seni Rabbin rızâsına yaklaştırır. Allahü teâlâ bir kulundan râzı olursa, onu fazlı ve lütfu ile, ebedî olarak kalmak üzere, sevinç ve saadet yeri olan Cennete koyar.
İnsan için, zamanın şartlarını ve hâlini çok iyi bilen, yüksek ilim ve yüksek hâl sahibi bir büyüğe uyması büyük bir ganîmettir. Böyle bir zâtı tanıyıp ona tâbi olmak, hizmetinde bulunmak, maksûduna ermek isteyen kimse için, tesîri fevkalâde olan, kıymetli ve kuvvetli bir ilâç, bir kimyadır.
Dünyâ ve âhirette kurtuluş, âlemlerin Rabbi olan Allahü teâlâyı sevmek ve O’nu hatırdan çıkarmamakla mümkündür. Allahü teâlâyı anmak, kalbe, rûha ve dile hayat verir. Kişinin amellerinin en üstünü, Allahü teâlâyı anmaktır. O’nu anmak, en sağlam iptir. Buna sarılanlar, sıkıntılardan kurtulup rahata kavuşmuşlardır.
Emelim, gayem, muradım odur ki: "Her şeyi yaratan yüce Rabbimden/Bütün günahlarımı affeylesin/Ve dâima, hep râzı olsun benden."

Toplam Görüntülenme: 1031

Yayın tarihi: Pazartesi, 08 Mayıs 2017