Bu sayfayı yazdır

Sana söz getiren senden de götürür

İbn-ül-Hanbelî hazretleri Hanbelî âlimlerindendir. 536 (m. 1142) senesinde Şam’da vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Allahü teâlânın, Mâide sûresi 90, 91. âyet-i kerîmelerde meâlen; “Ey müminler! Şarap (içki) içmek, kumar oynamak, ibâdet için dikilen putlar, fal okları, hep şeytanın işinden pis birer şeydir. Onun için bunlardan sakınınız. Muhakkak şeytan, şarabda ve kumarda aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allahı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık böyle olunca, siz bunlardan sakınmaz mısınız?”  buyurduğu, şarabın ve alkollü içkilerin haram olduğunu on şekilde izah etmektedir. Bunlar: 1. İçkiyi kumarla bildirmektedir. Kumar ise haramdır. O hâlde içki de haramdır. 2. İçki içmeyi puta tapmakla bildirdi. Puta tapmak haramdır, yasaktır. O hâlde içki içmek de haramdır. 3. İçki içmeyi fala yakın bildirdi. Fal haramdır. O hâlde içki içmek de haramdır. 4. İçkiye pelîd, yanî murdar, necis (pis) buyurmaktadır. 5. İçkiye ve diğerlerine şeytanın işi buyurulmaktadır. 6. Bu beyândan sonra, o hâlde bundan sakınınız, kaçınınız buyurdu. 7. Ondan sakınmayı kurtuluş sözü olarak bildirdi. Kurtuluş ancak haramlardan sakınmakla olabilir. 8. Düşmanlık ve kin sebebi olur buyurdu. Elbette haram olmuş olur. 9. Allahü teâlâyı anmaktan ve namazdan insanı alıkoyar, buyurdu. Allahü teâlâyı anmaktan ve namazı kılmaktan insanı alıkoyan şey, elbette haramdır. 10. İçki içmekten sakınmayı emretti. Bir şeyi işlemeyi terk etmenin emrolunması, o şeyin haram olduğunu gösterir.
Koğuculuğu anlatırken buyurdu ki: Hasen-i Basrî’ye (radıyallahü anh) bir kimse, “Filanca senin hakkında kötü söylüyor” deyince, “Sen onu nerede gördün?” buyurdu. O da, “Evinde gördüm” deyince, “Orada ne yapıyordun?” diye sordu. O kimse, “Orada misâfirdim” diye cevap verdi. “Misâfirlikte ne yediniz?” O kimse yediklerini söyledi. Bunun üzerine Hasen-i Basrî: “Ey nâmerd! Bu kadar yemeği karnında sakladın da, bir sözü saklayamadın. Doğru söylüyorsan, benim onunla dört işim vardır. 1. Dilimle ondan şikâyet etmem. 2. Kalbimden ona kin tutmam. 3. Dünyâ ile ona mükâfat vermem. 4. Kıyâmette ona hasım olmam, hak talep etmem. Belki onsuz Cennete girmem. Kalk ey fâsık, getirdiğini geri götür. Çünkü getiren, götürücü olur, yani söz getiren, söz götürücü olur” buyurdu.

Toplam Görüntülenme: 857

Yayın tarihi: Pazartesi, 11 Aralık 2017