Bu sayfayı yazdır

Siz İsâ hakkında ne diyorsunuz?

Ali bin Asâkir Betâihî hazretleri kırâat, hadîs ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimidir. Gözleri görmezdi. 490 (m. 1097)’de Irak’ta Betâih’te doğdu. 572 (m. 1177)’de Bağdad’da vefât etti. Kitabında buyuruyor ki:

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) rivâyet etti: Ca’fer-i Tayyar, fakirleri sever, onlarla beraber otururdu. Resûlullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ona, Ebü’l-mesâkîn (Fakir Babası) künyesini vermişti. İnsanların Resûlullah Efendimize gerek yaratılışı ve gerekse ahlâkça en çok benziyeni idi. Resûlullah efendimiz, “Sen bana, hem yaratılış ve hem de huyca benzemektesin” buyurdu. Ca’fer bin Ebî Tâlib, müşriklerin Müslümanlara yaptıkları işkence ve eziyetten dolayı Habeşistan’a gidince, Necâşî ve onunla beraber olan kimseler, onun yanında Müslüman oldular. Ca’fer-i Tayyar (radıyallahü anh), onun yanında bir müddet kaldı. Sonra Medîne-i münevvereye geldi.
Necâşî Müslüman olunca, bu durumu Habeşlilerden gizledi. Fakat sonradan herkes onun Müslüman olduğunu duydu. Bu durumu insanlar arasında konuşulur oldu. Halk, Necaşî’nin yanına geldi. Sen dînimizden çıkmışsın dediler. “Necâşî onlara: “Ey Habeşliler! Ben sizin başınızda olmaya en lâyık olanınız değil miyim?” deyince onlar, “Evet, öyledir” dediler. “Benim aranızdaki yaşayışımı nasıl buldunuz?” deyince hepsi, “Çok iyi bulduk” dediler. “Öyleyse sizin bana karşı şu tutumunuz da ne oluyor?” deyince, “Sen bizim dînimizi bıraktın, İsâ’yı kul yaptın?” deyince, “Yâ siz İsâ hakkında ne diyorsunuz?” dedi. Onlar da “İsâ, Allahın oğludur” dediler. Bunun üzerine Necâşî elini, göğsüne ve kaftanına bastırarak, “Ben şehâdet ederim ki; İsâ bin Meryem bu kâğıda yazılı olandan fazla bir şey değil” dedi. Kâğıtta, “Allahtan başka ilâh bulunmadığına, Muhammed aleyhisselâmın, Allahın kulu ve Resûlü olduğuna, İsâ bin Meryem’in de (aleyhisselam) Allahın kulu ve Resûlü olduğuna ve Allahın Meryem’e ilkâ eylediği rûhu ve kelimesi olmaktan başka bir vasfı bulunmadığına şehâdet ederim” yazılı idi.
Sonra Habeşliler Necâşî’nin bu sözü üzerine karşısından çekilip gittiler. Necâşî vefât ettiği gün, vefâtından Peygamber Efendimiz haberdâr oldu, O gün Medîne-i münevverenin dışına, Eshâb-ı kirâmla birlikte çıktılar. Necâşî için namaz kılındı ve istiğfar yapıldı. Bu hadîs-i şerîf, uzakta vefât etmiş olan bir kimse üzerine namaz kılınabileceğini söyleyen müctehidler için delîldir.

Toplam Görüntülenme: 914

Yayın tarihi: Pazartesi, 29 Ocak 2018