Bu sayfayı yazdır

Meyyitin kefaretini velîsi verir

Feyzullahefendizâde Mustafa Efendi 85. Osmanlı Şeyhülislâmıdır. 1090'da (m. 1679) İstanbul'da doğdu. Şeyhülislâm Seyyid Feyzullah Efendî'nin oğludur. Babasından ve onun muhitine mensup ilim adamlarından ders alarak yetişti. Sonra Mekke kadılığına tayin edil­di. 1148'de (m. 1736) Şeyhülislâmlı­ğa getirildi. 1158'de (m. 1745) ve­fat etti.
Bu mübarek zat, bir dersinde buyurdu ki:

Namaz iskâtı, meyyiti namaz borçlarından kurtarmak demektir. Bunun için namazlarının kefareti verilir. Kefaret verilmesi için, ölmeden önce, vasiyet etmesi ve kefarete yetişecek kadar mal bırakması vâcibdir. Yâni, bıraktığı malın üçte biri kefaret miktârından az olmamalıdır. Kefareti velîsi verir. Meyyitin velîsi, vasiyet ettiği kimsedir. Yâhut vârislerinden biridir.
Kefaret için vasiyet eden meyyitin bıraktığı malın üçte biri, bütün kefaretleri için yetişmezse velî, vârislerin izni olmadan, üçte birden fazla mal ile kefaret yapamaz. Üçte biri kefaretlere yetişiyor, fakat borcu varsa, alacaklı iskâtı için verse de, kefaretten önce borcu ödenir. Hakkını aldıktan sonra, kefaret için hediye etmesi câiz olmaz. Çünkü, kefaret yalnız vârisin hibe ettiği mal ile olur.
Bütün ömrünün namazlarının kefareti için vasiyet edenin ömrü bilinmiyorsa, vasiyet bâtıl olur. Fakat malın üçte biri, ömrünün namazları için tahmin edilenden az ise, malının üçte birinin hepsini vasiyet etmiş olacağından, belli miktâr malın vasiyeti olur ve sahih olur. Meyyit vasiyet etmiş olsa dahi, velînin [yâni vârisinin veya vasînin] kefaret yapmak için teberru' yapması vâcib değildir.
Meyyitin malının üçte biri kefaretlerine yetişecek kadar mal bırakması ve bu malının üçte biri ile kefaret yapılmasını vasiyet etmesi vâcibdir. Malının üçte biri bir kısmı ile devir yapılmasını, geri kalanının vârislere veya başkalarına teberru' edilmesini vasiyet ederse, vâcibi terk etmiş olur. Bu ise, günahtır. Bunun için, malının üçte bir kısmı ile devir yapılmasını, geri kalanı ile Kur'ân-ı kerim ve tehlîl hatimleri yapılmasını vasiyet etmek sahih olmaz. Bundan başka ücret ile Kur'ân-ı kerim okumak câiz değildir. Ücreti alan da, veren de günah işlemiş olur. Ücret ile, Kur'ân-ı kerim öğretmek câiz olur denildi ise de, okumak câiz olur diyen olmamıştır.

Toplam Görüntülenme: 704

Yayın tarihi: Çarşamba, 17 Ekim 2018