Bu sayfayı yazdır

Kabir ziyareti âhiret gününü hatırlatır

Ebû Hakîm Nehrevânî hazretleri Hanbelî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 480 (m. 1087)’de doğdu. 556 (m. 1161)’de vefât etti. Çok hadis-i şerif ezberledi ve talebelerine nakletti. Bir dersinde buyurdu ki:

Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) kabr-i şerîfini ziyâret kurbettir (ibâdettir). Bu, Kitâb, Sünnet, İcmâ’ ve Kıyâs ile sabittir. Nisa sûresi altmışdördüncü âyet-i kerîmesi, Resûlullaha gitmeyi teşvik etmekte, O’nun huzurunda istiğfarda bulunmaya, O’nun da onlar için af ve mağfirette bulunacağına delâlet etmektedir.
Hadîs-i şerîflerde kabirleri ziyâret emredilmiştir. Bir hadîs-i şerîfte “Kabirleri ziyâret ediniz! Bu ziyâretler, sizlere âhiret gününü hatırlatır” buyuruldu. Resûlullah efendimizin kabri, kabirlerin seyyididir. Resûlullahın kabr-i şerîfi de, hadîs-i şerîfte geçen kabirler ifâdesine dâhildir. Ziyâret emrine o da dâhildir. Ebû Ubeyde bin Cerrah (radıyallahü anh) Beyt-i Makdis’in evlerine kadar geldiği zaman, Meysere bin Mesrûk ile Halife Hazreti Ömer’e (radıyallahü anhüma) bir mektup gönderdi. Meysere, Medîne-i münevvereye girdiği vakit gece idi. Önce Mescid-i Nebevî’ye girdi. Resûlullah efendimizin kabr-i şerîflerine ve Hazreti Ebû Bekir’in kabrine selâm verdi...
Yine aynı kitapda şöyle anlatılır: “Hazreti Ömer (radıyallahü anh), Beyt-i Makdis halkı ile sulh yapmıştı. Bu sırada Ka’b-ül-Ahbâr (radıyallahü anh) gelip Müslüman oldu. Hazreti Ömer onun Müslüman olmasından dolayı çok sevindi. Ka’b-ül-Ahbâr’a; 'İstersen benimle Medîne-i münevvereye gel, orada Resûlullah efendimizin kabr-i şerîflerini ziyâret edersin, bu ziyâret senin için fâideli olur' dedi. Ka’b-ül-Ahbâr, Hazreti Ömer’e; 'Ey Müminlerin emîri! Emrettiğin gibi yapayım' dedi. Hazreti Ömer, Medîne-i münevvereye gelince, önce Mescid-i Nebevî’ye geldi. Resûlullah efendimize selâm verdi. Bu hâdiseyi, hadîs ve târih âlimleri de anlattı.”
Kabri ziyâret etmek meyyite merhamet ve acıma manasını da taşır. Meyyit, kabrinde bulunduğu müddetçe, dünyada iken sevdiği bir kimse onu ziyâret ettiği zaman, bundan sevinir ve teselli bulur. Resûlullah bir hadîs-i şerîfte; “Bir kimse, bir tanıdığının kabrine uğrayıp selâm verse, meyyit onu tanır ve cevap verir. Tanımadığı meyyite selâm verirse, meyyit sevinir ve cevap verir” buyurdu.

Toplam Görüntülenme: 606

Yayın tarihi: Salı, 06 Kasım 2018