Bu sayfayı yazdır

İbâdet, rûhu temiz olanlara tatlı gelir

Kutbüddîn Muhammed Dımaşkî hazretleri hadis ve Şafii fıkıh alimidir. 1821'de (m. 1418) Şam’da doğdu. Medrese tahsilinden sonra Şam’da Şafiî kadılığı, Eşrefiyye Dârül-hadisi şeyhliği yaptı. Memlûk sultanının davetiyle Mısır’a giderek şeyhülislam oldu. 894'te (m.1489) Kahire'de vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:

Allahü teâlâ dilediği kuluna kabirde sâlih işler yapmayı ihsân eder. İnsan ölünce, amel, ibâdet yapmak vazîfesi biter. Kabirdeki ibâdete sevap verilmez. Fakat, Allahü teâlânın ismini söylemekle ve ibâdet etmekle zevklenir. Melekler ve cennette olanlar da böyledirler. İbâdet yapmaktan lezzet duyarlar. Çünkü zikir ve ibâdet rûhu temiz olanlar için, en tatlı şeydir. Rûhu hasta olanlar, bunun tadını duyamaz.
İbrâhim-i Haffâr isminde bir mezarcı; “Bir mezar kazmıştım. Mezardan ve kerpiç parçalarından misk kokusu duydum. Meğer orası eski bir kabir imiş. Kabre baktım. Bir de ne göreyim. Bir ihtiyâr oturmuş Kur’ân-ı kerîm okuyordu” dedi.
Muhammed bin İshâk İbni Mende, Âsım-ı Sekatî’den haber veriyor ki: “Belh şehrinde bir kabir kazdık. Yanındaki kabrin içi göründü, içeride yeşil kefenli bir ihtiyâr, kıbleye dönmüş, elinde Kur’ân-ı kerîm okuyordu.” Bu kitapta, bunun gibi çok şeyler yazılıdır...
Hadîs âlimlerinden Ebû Muhammed Halâl “Kerâmât-ül-evliyâ” kitabında, Ebû Yûsuf Gasûlî’den şöyle haber veriyor:
Şam’da İbrâhim bin Edhem hazretlerinin yanına gittim. “Bugün şaşılacak bir şey gördüm” dedi. “O nedir?” dedim. “Karşıdaki kabristanda bir kabir yanında idim. Kabir yarıldı. Yeşil kefenli bir ihtiyâr göründü. “Yâ İbrâhim! Allahü teâlâ beni, senin için diriltti. Dilediğini benden sor” dedi. “Allahü teâlâ seni nasıl karşıladı?” dedim. “Etrâfımı kötü amellerim sarmıştı. Allahü teâlâ bana; 'Seni üç şey için affettim. Benim sevdiklerimi severdin, dünyâda hiç içki içmezdin, ak sakalınla huzûruma geldin. Böyle huzûruma gelen müminlere azap yapmaktan utanırım' buyurdu, dedi. İhtiyâr bunları söyledikten sonra kabirde kayboldu."
Kabir azâbını görenler de vardır. Allahü teâlâ, Mü’min sûresinin 46. âyetinde meâlen; “Fir’avn’a ve adamlarına her sabah ve akşam gidecekleri Cehennem ateşi gösterilir” buyurdu.
Buhârî ve Müslim’deki hadîs-i şerîfte; “Eğer, gizli tutabilseydiniz, kabir azâbını, benim işittiğim gibi size de işittirmesi için Allahü teâlâya duâ ederdim” buyuruldu.
Kabir azâbı, rûha ve cesede birlikte olmaktadır. Çünkü, küfrü ve günahları ikisi birlikte yapmaktadır.

Toplam Görüntülenme: 588

Yayın tarihi: Salı, 21 Ocak 2020