Bu sayfayı yazdır

Sizin peygamberiniz doğru söylemiş

Muhammed bin Nasır Sellâmî hazretleri Hadis hafızıdır. 467'de (m. 1075) Bağ­dat'ta doğdu. Önceleri Şafiî mez­hebine mensup iken gördüğü bir rüya üzerine Hanbelî mezhe­bini seçti. İbn-i Nasır 550'de (m. 1155) Bağdat'ta vefat etti. Şöyle nakleder:

Hatıb bin Ebî Belte’a anlatır: Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) beni, Mısır kralı Mukavkıs’a elçi olarak gönderdi. Mısır’a gittim ve geldim. Hazreti Ebû Bekr’in vefâtından sonra, Hazreti Ömer de (radıyallahü anhüma) beni Mukavkıs’a elçi olarak gönderdi O sırada, Rumlar ile yaptığımız Yermük Savaşı devam ediyordu. Neticeyi bilmiyordum. Götürdüğüm mektûbu Mukavkıs’a teslim ettim. Mukavkıs, “Rumların, Arabları öldürüp hezimete uğrattığını biliyor musun?” dedi. Ben, “Hayır” deyince, “Niçin?” dedi. Ben de, “Çünkü, Rabbimiz, sevgili Peygamberimize İslâmiyeti bütün dinlere hâkim kılacağını vadetti. O, vadinden dönmez” dedim. O zaman Mukavkıs, “Hakîkaten Arablar Rumları, Ad kavmi gibi kılıçtan geçirdiler. Peygamberiniz doğru söylemiş...” dedi. Bundan sonra Mukavkıs bana, Eshâb-ı kirâmın ileri gelenlerini sordu. Onlar için hediyeler verdi. Resûlullahın amcası Abbâs’a (radıyallahü anh) da hediyeler gönderdi. Hazreti Ömer’e durumu bildirdikten sonra, onun emrine girdim. Hazreti Ömer, devlet memûrlarına maaşlarını tayin ederken, benim maaşımı da Adiy bin Ka’b oğullarının arasına yazdı...
            ***
Muhammed bin İbrâhim et-Teymî (radıyallahü anh) anlattı: Abdullah (radıyallahü anh) Müzeyneliydi. Abdullah, küçük yaşta yetim kalmıştı. Amcası onu kucağında büyüttü. Ona her zaman çok iyi davranırdı. Abdullah’ın (radıyallahü anh) Müslüman olduğunu işitince, ona çok kızdı. Üzerinden elbisesini bile soydu. Bunun üzerine Abdullah, annesinin yanına gitti. Durumu anlatınca, annesi kendi çizgili entarisini bozarak oğluna iki parçadan meydana gelen bir elbise dikip giydirdi. Ertesi gün, Peygamber efendimiz Abdullah’a (radıyallahü anh), “Sen Zülbicâdeyn (iki parçalı elbisesi olan) Abdullah, kapımdan ayrılma” buyurdular. O da Resûlullah efendimizin kapısından hiç ayrılmadı...
Abdullah (radıyallahü anh) bir gün kapıda yüksek ses ile Allahü teâlâyı zikrediyordu. Hazreti Ömer bunu görünce, “Abdullah acaba yüksek sesle zikir yaparak gösteriş mi yapıyor?” diye sorunca, Peygamber efendimiz “Hayır, samîmi olarak yalvarıp yakaranlardan birisi” buyurdular...

Toplam Görüntülenme: 643

Yayın tarihi: Cuma, 24 Nisan 2020