Bu sayfayı yazdır

Sağ elin verdiğini sol el bilmemeli

Halîlzade Mekkî Mehmed Efendi, Seksendokuzuncu Osmanlı Şeyhülislâmıdır. 1126 (m. 1714)’de Mekke-i mükerremede doğdu. 1212 (m. 1797)’de İstanbul’da vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Allahü teâlâ Bekâra sûresi 271. âyetinde meâlen; “Eğer sadakaları gizler de, onları gizli olarak fakirlere verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmını örter” buyuruyor. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadîs-i şerîfte; “Üç şey iyilik hazînelerindendir. Bunlardan birisi de, verdiği sadakayı gizlemektir” buyurdu. Yine buyuruyor ki: “Allahü teâlânın rahmet gölgesinden başka bir gölgenin bulunmadığı kıyâmet gününde, yedi kimseyi Allahü teâlâ rahmetinde gölgelendirecektir. Bunlardan birisi de sağ eli ile verdiği sadakayı, sol elinin haberi olmayacak şekilde gizliliğe dikkat edendir.” 
Büyüklerimiz sadakayı gizli vermekte o kadar titiz ve dikkatli hareket ettiler ki, bazısı bir âmânın avcuna koydu, bazısı da fakirin eline başkası vasıtasıyla ulaştırdı. Böylece, kendilerinin bilinmesini istemiyorlardı... Bütün bunlar, Allahü teâlânın gazâbını söndürmek, riya ve şöhretten uzak kalabilmek içindi. Fakat açıktan vermek, başkasının da kendisine uyarak vermesine sebep olacaksa veya isteyen kimse herkesin yanında isterse, o zaman açıktan verilebilir. Çünkü Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “Gerçekten Allahın kitabını okuyanlar, namazı gereği üzere kılanlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve aşikâr harcayanlar, asla ziyan etmeyecek bir ticâret (sevap) umabilirler” buyurdu (Fâtır-29) 
Kişi; verdiği sadakayı, verdiği kimsenin başına kakarak ve ona eziyet ederek, sadakasını ifsâd etmemesi lâzımdır. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “Ey îmân edenler, sadakalarınızı, insanlara gösteriş için malını harcayan, Allaha ve âhıret gününe inanmayan kimse gibi, başa kakmak ve eziyet etmek sûretiyle boşa çıkarmayın...” buyuruyor (Bekâra-264) 
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ise, bir hadîs-i şerîfte; “Başa kakanın sadakasını Allah kabul etmez” buyurdu.
Kişi, vereceği kimseleri iyi seçmelidir, önce, dünyâya önem vermeyen takvâ sahibi kimseleri aramalıdır. Takvâ sahibi kimse, aldığı zekâtı ve sadakayı, takvâsına yardımcı olacak şekilde kullanır. Böylece o sadakayı veren kimse de, onun yapmış olduğu tâata ortak olur. Sonra, ilim sahiplerini aramalıdır.

Toplam Görüntülenme: 490

Yayın tarihi: Perşembe, 15 Ekim 2020