Allahü teâlâyı unutturan her şey dünya olur!

Abdülfettâh Akrî Efendi İstanbul'un en yüksek üç evliyâsından biridir. 1778 (H.1192) senesinde Bağdad’da doğdu. Küçük yaşta Bağdâd'ın tanınmış âlimlerinden ilim öğrendi. Daha sonra asrının en büyük âlimi, İslâm bilgilerinin mütehassısı Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerine talebe oldu. Kısa zamanda kemale erdi ve hilafet verildi.

Saltanat şehri olan İstanbul'dan da pekçok kimse, Bağdad'a gidip, Mevlânâ Hâlid hazretlerinin talebesi olmak istiyorlardı. İsteklilerin hepsinin Bağdad'a gitmesi mümkün değildi. Bu sebeple Mevlânâ Hâlid hazretleri, Abdülfettâh Akrî Efendiyi İstanbul'a gönderdi. Abdülfettâh hazretleri, İstanbul'un Üsküdar semtindeki dergâha yerleşti. Burada taliplerini yetiştirdi. 1865 (H.1281) senesinde vefât etti. Bir sohbetinde şunları anlattı: Üstadımız İmam-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî hazretleri, mektubatının 1. Cild 197. Mektubunda buyuruyor ki: En iyi kimse, kalbi dünyaya bağlı olmayan ve Allah sevgisi ile çarpandır. Dünya muhabbeti, günahların başıdır. Dünyayı sevmekten kurtulmak da, ibâdetlerin başıdır. Çünkü Allahü teâlâ, dünyaya düşkün olmayı sevmez. Onu yarattığı zamandan beri, hiç sevmemiştir. Dünya ve dünyaya düşkün olanlar, melundur ve Allahü teâlânın merhametinden uzaktırlar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Dünya melundur ve dünyada, Allah için yapılmayan her şey de melundur.) Çünkü Allahü teâlâyı hâtırlayanlar, hattâ onların her zerresi, Allahü teâlâyı zikretmektedir. Bunun için, Allahü teâlâyı zikredenler, [yâni kalbinde ismini ve sıfatlarını hâtırlayanlar] melun değildir. Bunlara, dünya adamı denilmez. Çünkü dünya demek, kalbi Allahü teâlâdan gâfil eden, Onu unutturan, kalbe Allahtan başkalarını getiren şeyler demektir. Allahü teâlâyı unutturan mallar, sebepler, mevkiler, şerefler hep dünya olur. Vennecm sûresinin, (Bizi düşünmeyenlerden, bizden yüz çevirenlerden, sen de yüzünü çevir. Onları sevme!) meâlindeki yirmidokuzuncu âyeti, böyle olduğunu açıkça göstermektedir. İşte bu dünya, insanın cân düşmanıdır. Bu dünyanın düşkünleri, hiç toparlanamaz, kendilerine gelemezler. Âhırette de, pişman olacaklar, çok acılarla karşılaşacaklar. Dünyayı terk etmek demek, kalbin onu sevmemesi, ona düşkün olmaması, kıymet vermemesi demektir. Ona düşkün olmamak da, varlığı ile yokluğu müsâvi olmaktır. İnsanın böyle olabilmesi için, Allah adamlarının yanında yetişmesi lâzımdır. Bu büyüklerden biri ele geçerse kıymetini bilmeli, onların emirlerini yapmaya, canla başla sarılmalıdır.

Toplam Görüntülenme: 216

Yayın tarihi: Pazar, 20 Mart 2022

Bunları okudunuz mu?