Büyük mutasavvıf Ebû Yâkûb Nehrecûrî

Evliyanın büyüklerinden olan Ebû Yâkûb Nehrecûrî hazretleri, Hicaz’a yerleşmiş ve uzun seneler Harem-i şerîfe komşu olarak yaşamıştır. Cüneyd-i Bağdâdî, Yâkûb es-Sûsî ve Amr bin Osman el-Mekkî gibi büyük zâtlarla görüşüp, sohbet etmiştir.
Ebû Yâkûb Nehrecûrî, fazîlet sâhibi bir zâttı. Tasavvufun yüksek makamlarına kavuştu. Lütfu ve ikrâmı bol, edebi pek çoktu. Arkadaşları kendisini çok severdi. Yüzünde herkesin fark ettiği bir nûrânîlik vardı. Çok ibâdet ederdi. Gönlü bir gün bile rahat olmamıştı. Nitekim; “Ey Yâkûb! Sen kulsun. Kul rahat olmaz” diye bir ses işitti.

“Allahü teâlâyı en iyi tanıyan!..”
Ebû Yâkûb Nehrecûrî buyurdu ki:
“Doğruluk, açıkta ve gizlide hakka uymak ve uygun olmaktır. Doğruluğun hakîkati, darlık ve kıtlık zamanlarında da hakkı söyleyebilmektir.”
“Allahü teâlâyı en iyi tanıyan, O’nun eserlerini, kâinattaki nizâm ve intizâmı, ondaki ince ve eşsiz sanatı görüp, Allahü teâlânın büyüklüğü ve yüceliği karşısında hayran olup, hayrette kalan kimsedir.”
“Dünyâ bir deryâ, insanlar bu denizde yolcu, gemi takvâ, âhiret ise sâhildir.”
“Doyması yemekle olan kimse, dâimâ açtır. Zenginliği mal ile olan fakirdir. Çünkü o mal, her zaman elde kalmaz. Allahü teâlâdan yardım istemeyen, başarısızlığa mahkûmdur. İhtiyâcını insanlara arz eden mahrum kalır. Gerçekte bütün ihtiyaçları gideren Allahü teâlâdır. Kullar birbirinin ihtiyaçlarını gidermekte vâsıtadır. Allahü teâlâ, insanlara, birbirinin ihtiyâcını gidermek için güç ve kuvvet vermezse, kimsenin kimseye yardımcı olmaya gücü yetmezdi. Bu bakımdan ihtiyaçları, her şeyin sâhibi ve mâliki Allahü teâlâya arz etmeli. Allahü teâlâ bir işin olmasını dilerse, onun meydana gelmesini temin edecek sebepleri de yaratır.”
“İnsan kendisine verilen nîmete şükrederse, Allahü teâlâ, o nîmeti insanın elinden almaz. Eğer nîmete şükretmeyip, kıymetini bilmezse, o nîmet devâm etmez, elden gider.”

“La ilahe illallah de!..”
Ebu’l Hasan Müzeyyin anlatıyor:
“Vefat ederken Ebû Yâkûb Nehrecûrî’ye ‘La ilahe illallah de’ dedim.Tebessüm ederek, ‘Beni mi istiyorsun? Ölümün zevkini tatmayan, ölümü ve hayatı yaratan Zat’ın izzetine yemin ederim ki, şimdi benimle O’nun arasında izzet hicabından başka bir şey yoktur’ dedi ve o anda ruhunu teslim etti...”
Ebu’l Hasan Müzeyyin bu olayı her hatırladığında “Benim gibi biri nasıl olur da Allah’ın evliyasına Kelime-i şehadet telkin eder” der ve ağlardı...

Toplam Görüntülenme: 1685

Yayın tarihi: Pazartesi, 30 Nisan 2007

Bunları okudunuz mu?