Evliya kınından çekilmiş kılıç gibidir

Mevlâna Alâeddîn Âbizî hazretleri evliyanın büyüklerindendir. Afganistan'da doğdu. 1486 (H.892) senesinde Herat'ta vefat etti. Herat’ta zahiri ilimleri tahsil etmekle meşgul iken, evliyanın büyüklerinden Sa'deddîn-i Kaşgârî hazretlerini tanıdı ve sohbetlerinde yetişti.

Mevlâna Alâeddîn hazretleri, sohbetlerinde kendinden bir şey söylemez, daha çok hocalarından ve diğer büyüklerden naklederek konuşurdu. Kendisine dervişlikten sorulduğunda buyurdu ki: "Size mezarda faydası olmayacak her şeyle alakanızı kesiniz. Dervişlik, elenmiş ve üzerine hafif su dökülmüş toprağa benzer. Ne üzerine basanın ayağını incitir, ne de o ayağa toz bulaştırır. Bu tarif, dervişliğin kendisinin değil, sıfatının tarifidir. Hakikatte dervişlik, her zaman ve her işinde Allahü tealayı unutmamaktır." Talebeye lazım olan edep nedir? denildiğinde; "Talebeye üç şey çok lazımdır: Birincisi; her an abdestli bulunmak. İkincisi; bulunduğu hâli çok iyi korumak. Üçüncüsü de; yiyip içtiğinin helalden olmasına dikkat etmektir." buyurdu. "Zahiri ve batıni bütün saadetlerin, rahatlıkların hepsi, Resûlullah efendimize tabi olmakla ele geçer. Ona uymak nisbeti ne ise, huzur ve saadet de o nisbettedir. Bu yolda ilerlemek, kabiliyet, gayret ve isteğin bir araya gelmesiyle mümkündür." buyurdu. Kulluk hakkında da: "İnsanoğluna verilen mükellefiyet ve mesuliyet, mahluklardan hiçbirine verilmemiştir. İnsanın, bazı ibadet ve taatları yapmasıyla iş bitmez. Bunlarla beraber, kulluğa sımsıkı sarılmak, söz söylemekte, yemek yemekte, hatta etrafına bakınmakta fevkalade dikkati gerektirir. Çünkü, her söz ve hareketinden mesuldür, hepsinden Allahü tealaya hesap verecektir." Sık sık şöyle derdi: "Allahü tealadan gafil olmayan, onu unutmayan Cennettedir." "Bir gün Alâeddîn Âbizî'nin gönlünden; "Allah adamlarına dil uzatanlar niçin helak olurlar?" düşüncesi geçti. Bu düşünceler içinde iken sohbet ettiği Abdülkebîr-i Yemenî hazretleri onun bu hâlini anlayıp; "Ey Alâeddîn kardeşim! İki tarafı çok keskin olan bir kılıcı, kabzasından duvara sağlam bir şekilde yerleştirseler, gafil bir kimse de süratle gelerek o kılıca kendisini çarpsa ve boynu kopsa, o kılıcın ne kabahati vardır. Evliya çekilmiş kılıç gibidir. Ona çarpan helak olur. Evliyaya dil uzatan, o kılıca çarpan kimse gibidir. Evliyaya dil uzatan, sıkıntı veren kimseyi evliya affetse bile, Allahü teala affetmez ve cezasını mutlaka verir." buyurdu.

Toplam Görüntülenme: 200

Yayın tarihi: Cumartesi, 16 Temmuz 2022

Bunları okudunuz mu?