GÜL BABA’NIN CENAZE NAMAZI

Günlerden 31 Ağustos 1526 Cuma. İki gün evvel Mohaç Meydan Muharebesi kazanılmış, Kanuni Sultan Süleyman Han tebrikleri kabul ediyor. Elbette herkes zafer neşesi içindedir. Kara haber otağ-ı hümayuna bir gülle misali düşer. Akıncı alperenlerinden Gül Baba gaza meydanında şehid düşmüştür. Kendisi şehid düşmüş de, başı yere düşmemiştir. Elinde gürzü ve yatağanı ile vuruşurken, bir kafir sillesi ile başı gövdesinden ayrılmıştır. Ve o aziz kahramana layık efsaneler de o anda destanlaşmaya başlamıştır. Rivayet edilir ki, Gül Baba başsız gövdesiyle atından inmiş, kesik başını koltuğunun altına almış ve etrafını saran Haçlı askerlerini defettikten sonra Mohaç ovasını velveleye veren Kelime-i Şehadet getirdikten sonra şehadet mertebesine erişmiştir.

Koca Kanuni’nin zafer neşesi bir anda kaybolur. Tebrikler kesilir ve cenaze namazı hazırlık larına başlanır. Gül Baba’nın tabutu getirilir ve eşi görülmemiş bir kalabalıkla cenaze namazı kılınır. Çünkü bu zat, bütün askerin sevdiği ve hürmet ettiği, hoş sözlü, nüktedan, fakat her sözü hikmetlerle dolu gönül ehli bir derviş-gazi idi. İmam, Osmanlı tarihinin en büyük alimlerin den Ebussuud efendi idi. En ön safta cihan padişahı Kanuni, yanında vezirler, beylerbeyleri, paşalar, akıncı beyleri ve 200.000 kişilik Osmanlı ordusu. Bu hadiseye şahid olan Macar tarihçisi Zuzef Tökeli anlatır ki, namaz sonuna kadar koca Mohaç ovasında tek bir ses duyulmamıştır. Hatta, erdodaki sipahi küheylanları ve toplara koşulmuş olan mandalar bile başlarını önlerine eğmiş, kişnemek ve böğürmek ne demek, yerlerinden bile kıpırdamamışlardır.170 sene sonra, Budin Avusturya ordusunun eline geçer. 1699’da yapılan Karlofça Andlaşması ile artık Macaristan bir Avusturya eyaletidir. Düşman Budapeşte’yi zaptedince ilk işi, camileri ve türbeleri yıkmak olmuştur. Gerçekten de bugün Budapeşte’de tek bir Osmanlı camisi ve türbesi kalmamıştır, bir tanesi hariç; Gül Baba’nın türbesi. Ne kadar uğraşırlarsa da bu türbeye bir türlü dokunamazlar. Sanki görünmez bir kuvvet bu türbeyi koruyor, yıkmaya gelenler ya çarpılıyorlar, ya da deliriyorlar. Bunu gördükten sonra kimse buraya dokunmaya cesaret edemez ve türbe günümüze kadar sapasağlam gelir.

Toplam Görüntülenme: 2640

Yayın tarihi: Cumartesi, 03 Eylül 2005

Bunları okudunuz mu?