Günâhına tövbe etmek herkese farz-ı ayndır

Bibi Hacere Begüm (Hanım) Hindistan'da yetişen hanım velîlerdendir. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin neslindendir. Büyük âlim Ebü'l-Hayr Fârûkî'nin hanımı olup, Şeyh Hüseyin Efendinin kızıdır. 1867 (H.1284) senesinde doğdu. Babasından ilim öğrendi. Ev işlerinde çok mâhirdi. Allahü teâlâ ona olgun bir akıl ihsân etmişti. Müceddidiyye yolunda en mükemmel şekliyle yetişmişti. 

Ebü'l-Hayr hazretleri bir gün çocuklarına; "Vâlideniz yüksek makamlara kavuşmuştur. Bâtın halleri çok iyidir" buyurdu. Kadınları yetiştirme işi tamâmen ona verilmişti. Belûcistân'ın (Pakistan) Quetta şehrinde 1935 (H.1354) senesinde büyük bir zelzele oldu. Binlerce insan bu zelzelede şehîd oldu. Hacere Hâtun da bunlar arasında idi...
Hanımlara Mektubat-ı İmam-ı Rabbani’den okurdu. Bir defasında şunları anlattı:
İkinci cild 66. Mektupta buyuruluyor ki: Kıymetli ömrümüz, günâh işlemekle, kusur, kabahat yapmakla, yanılmakla, faydasız, lüzumsuz konuşmakla geçip gidiyor. Bunun için; tövbeden, Allahü teâlâya boyun bükmekten söyleşmemiz, vera ve takvâdan konuşmamız hoş olur. Nûr sûresi, otuzbirinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Ey müminler! Hepiniz, Allahü teâlâya töevbe ediniz! Tövbe etmekle kurtulabilirsiniz) buyurmuştur. Tahrîm sûresi, sekizinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Ey îmân eden seçilmişler! Allahü teâlâya dönünüz! Hâlis tövbe edin! Yanî tövbenizi bozmayın! Böyle tövbe edince, Rabbiniz, sizi belki affeder ve ağaçlarının, köşklerinin altından [önünden] sular akan Cennetlere sokar) buyurmuştur.
En’âm sûresi, yüzyirminci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Açık olsun, gizli olsun günâhlardan sakınınız!) buyurmuştur. Günâhlarına tövbe etmek, herkese farz-ı ayndır. Hiç kimse tövbeden kurtulamaz. Nasıl kurtulur ki, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” hepsi tövbe ederdi. Peygamberlerin sonuncusu ve en yükseği olan Muhammed “aleyhi ve aleyhimüssalevât” buyuruyor ki: (Kalbimde [envâr-ı ilâhiyyenin gelmesine engel olan] perde hâsıl oluyor. Bunun için her gün, yetmiş kerre istigfâr ediyorum.) 
Yapılan günâhta, kul hakkı bulunmayıp, zinâ yapmak, alkollü içki içmek, çalgı dinlemek, Kur’ân-ı kerîmi abdestsiz tutmak ve yanlış inanışlara saplanmak gibi, yalnız Allahü teâlâ ile kendi arasında olursa, böyle günâhlara tövbe etmek, pişmân olmakla, istiğfâr okumakla, Allahü teâlâdan utanıp, sıkılıp, Ondan af dilemekle olur. Farzlardan birini özürsüz terk etti ise, tövbe için, bunlarla birlikte, o farzı da yapmak lâzımdır.

Toplam Görüntülenme: 437

Yayın tarihi: Cuma, 06 Kasım 2020

Bunları okudunuz mu?