İlmi ile amel eden bilmediğini öğrenir

Sunullahzade Ebû Saîd Efendi Osmanlı eviyasındandır. 1514 (H. 920) senesinde Âzerbaycan'da Tebriz'de doğdu. Horasan' a giderek Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin halîfelerinin sohbet ve derslerinde bulundu. Âzerbaycan'a gidip, talebe yetiştirmeye başladı. Şah İsmâil buraları ele geçirince Bitlis'e gitti. Kânûnî Sultan Süleymân’ın İran seferinde bulundu. Pâdişâhtan izzet ve ikrâm gördü ve birlikte İstanbul'a geldi. 1572 (H.980) senesinde İstanbul'da vefât etti. Kâdı Beydâvî hazretlerinin tefsîrini Türkçeye tercüme etmiştir. Bu eserinde şöyle anlatır:

Kur'ân-ı kerimde bulunan bilgiler üç kısmdır: Bir kısmını, hiçbir kuluna bildirmemiştir. Zâtının ve sıfatlarının hakîkati ve gaybdan haber vermek böyledir. İkinci kısım, yalnız Peygamberlerine bildirdiği esrârdır. Bunları, Peygamberler, yalnız Allahü teâlânın izin verdiği kimselere bildirir. Üçüncü kısım bilgileri, Peygamberine bildirmiş ve bütün ümmetine bildirmesini emretmiştir. Bu üçüncü kısım da, ikiye ayrılır: Birincisi, ancak işitmekle öğrenilir. Kıyâmet hâlleri böyledir. İkincisi, görüp incelemekle ve okuyup mânasını anlamakla öğrenilir. Îman ve İslâm bilgileri böyledir. Müctehid imamlar bile, Nasslarda açık bildirilmemiş olan şeriat bilgilerini kesin olarak anlıyamamışlar, ihtilâfa düşmüşlerdir. Böylece amelde çeşidli mezhepler meydana gelmiştir. Yukarıda bildirilen onbeş ilme sahip olanın çıkaracağı mânalara tefsîr denmez, tevil denir. Çünkü, bu mânalarda kendi reyi bulunur. Yâni anladığı çeşitli mânalardan birini seçmekte kendi reyini kullanır. Seçtiği mâna, âyet-i kerimelerin ve hadis-i şeriflerin açık mânalarına yâhut icmâ'a uygun olmazsa, fâsid olur.

Tefsîr yapabilmek için, şu onbeş ilmi bilmek lâzımdır: Lügat, nahv, sarf, iştikak, me'ânî, beyan, bedî', kırâ'et, üsûl-i din, fıkıh, esbâb-ı nüzûl, nâsih ve mensûh, üsûl-i fıkh, hadis, ilm-i kalb. Bu ilimleri bilmeyen kimsenin tefsîr yapması câiz değildir. İslâm ahkâmına uyan, râsih ilimli âlimlere Allahü teâlânın vâsıtasız olarak ihsân ettiği ilme (Mevhibe) veya (Kalb ilmi) denir. Hadis-i şerifte, (İlmi ile amel edene, Allahü teâlâ bilmediklerini bildirir) buyuruldu.

Yukarıdaki on beş ilme mâlik olmayan kimsenin, tefsîr yapması câiz değildir. Yaparsa, kendi görüşü ile yapmış olur. Cehennemde yanmaya müstahak olur. Hadis-i şerifte, (Kırk gün ihlâs ile İslâmiyete uyan kimsenin kalbini, Allahü teâlâ hikmet ile doldurur. Bunları söyler) buyuruldu.

Toplam Görüntülenme: 139

Yayın tarihi: Çarşamba, 26 Nisan 2023

Bunları okudunuz mu?