MEDENİYET MERKEZİ İSTANBUL

Bir İspanyol, 1552-1556 yıllarında Türkiye’de geçirdiği dört yılını anlatır. Aynı zamanda bir hekim olan bu seyyah, Cenova’dan Napoli’ye giderken Türk gemicilerine esir düşmüş ve İstanbul’a getirilmiş. Daha sonra, tıp bilgisini göstererek Kaptan-ı Derya Sinan Paşa’nın hekimleri arasına girmeyi başarmış. Adı Petro. Seyahatnamesinde, dört yılını yaşadığı Kanuni devrinin yaşantısını gözler önüne serer. Biraz da imrenerek.İşte seyahatnameden birkaç kesit: “İstanbul öyle işlek bir şehir ki, buraya günde İspanya’nın Valladolid şehrinin nüfusu kadar yabancı girip çıkar.”“Türklerin bıraktığı hayır eserleri, bizde bırakılandan çoktur. Türk zenginleri, bizimkilerden daha cömert davranırlar.”“Türkler sadece insanlara değil, hayvanlara bile iyilik yapmayı sevap sayarlar. Bir-iki düzine ciğer satın alıp, kedi ve köpekleri doyuranlara çok rastlanır.”

“Türk mahkemelerinde, bizde olduğu gibi iltimas mektupları geçmez. Adaletlerinin en iyi tarafı, davaların kısa sürmesidir. İspanya’da olduğu gibi ‘nasıl olsa bu dava bitmez’ diye haklı taraf, haksız tarafla uzlaşma yoluna gitmez. Türkler adaleti hıristiyan, yahudi, müslüman herkese eşit olarak tatbik ederler. Kadıların rahleleri üzerinde Kur’an’dan başka Haç ve Tevrat’ta vardır. Hıristiyan ve yahudileri bunların üzerine yemin ettirirler.” “Silah çeken bir kabadayıyı, kimseyi yaralamamış olsa bile, ibret olsun diye soyup halka teşhir ederler. Bu utanca düşmemek için, bazıları bellerindeki kılıca davranmaktan çekinip, kavgayı sille tokatla bitirirler.”“Yalancı şahitlerin suratını boyar, eşeğe ters bindirip kuyruğunu eline verir, ibret olsun diye gezdirirler.” “Herkes kapısının önünü temiz tutmaya mecburdur. Sinan Paşa, kapısının önü kirli bir ev buldu mu, evin hizmetçisini, yoksa hanımını kapının önüne çağırtır, bazen bunlara dayak attırırdı. Hatta bir gün üstü başı pis bir yahudiyi yoldan çevirdi. Neden böyle pis gezdiğini, evli olup olmadığını sordu. Yahudi karısının kendisine bakmadığını söyledi. Paşa, yahudinin evine gidip karısına, ‘kocan senin ihtiyaçlarını karşılıyor mu?’ diye sordu. Kadın, ‘evet, bizden hiçbir şeyi esirgemez’ deyince, kadına yüz değnek attırdı.”“Biz bu kimselere barbar diyoruz. Onlara barbar demekle, asıl biz barbarlığımızı ortaya çıkarmış oluyoruz.”

Toplam Görüntülenme: 5076

Yayın tarihi: Cuma, 06 Ocak 2006

Bunları okudunuz mu?