Sâdık kul ile hâlis kul arasındaki fark!
Ebû Türâb-ı Nahşebî hazretleri evliyânın meşhurlarındandır. İsmi, Asker bin Hüseyin'dir. Horasan bölgesinde Nahşeb kasabasında doğdu. Ahmed bin Hanbel'in ilim meclislerinde bulundu. Hâtim-i Esam ve Ebû Hâtim-i Attâr el-Basrî gibi velîlerin sohbetlerinde bulunup tasavvuf yolunda ilerledi. 859 (H.245) senesinde Basra civârında vefât etti.
Haramlardan ve şüphelilerden şiddetle kaçınırdı. Bu hususta buyurdu ki: "Kul bütün gücüyle günahlardan uzaklaştığı zaman, Allahü teâlânın yardımı, ihsânı her tarafını kaplar. Kalbin günahlar ile kararmasının alâmeti üçtür. Birincisi günah işlemekten korkmamak, ikincisi ibâdetlerde gevşeklik, üçüncüsü de vaaz ve nasîhatlerin ona tesir etmemesidir."
Ebû Türâb-ı Nahşebî hazretleri bir sohbeti sırasında; "Allahü teâlânın ahkâmını bilmeyen kimse, Allah'ı bilemez. İnsan ancak Allahü teâlânın emirlerini bilmekle mârifetin esâsına erer. Rabbini bilirse, O'nun hükümlerini ve emirlerini bilir ve gücü yettiği kadar onları tutar. Böylece onun üzerinde sıdk, doğruluk alâmetleri belirir. Sonra doğrulukta iyice meleke kazanır, sâdıklardan olur" buyurdu.
Ona büyük günahlar hakkında sordular. Buyurdu ki: "Hak teâlânın bildirdiği büyük günâhlar şunlardır: Boş iddiâlar, bâtıl işâretler, gelişigüzel sözler, boş laflar gibi nefsin hevâsı olan meselelerdir."
Tasavvuf yolundaki talebelerin dikkat edecekleri hususları açıklarken hac yolculuğu husûsunda şöyle buyurdu: "Tasavvuf yolundaki talebeler için, nefslerine uyarak yaptıkları seferden daha zararlı bir şey yoktur. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen; (Yurtlarından çalım satarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve Allah yolundan alıkoymaya çalışanlar gibi olmayın...) [Enfâl sûresi: 47] buyurdu.
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfte; "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelir ki, ümmetimin zenginleri hacca seyâhat için giderler. Orta durumda olanları ticâret için, kurrâlar (Kur'ân-ı kerîm okuyucuları) riyâ için, fakîrler de dilenmek için giderler" buyurdu.
Bir sohbeti sırasında da; "Sâdık kul, daha amel etmeden, hâlis kul, amel edince, amelin tadını alır."
"Şu dört şeyi dört yerde sarf edersen Cennet'i kazanırsın: Uykuyu kabirde, rahatı sırat köprüsünde, iftiharı ve övünmeyi mîzânda, nefsin arzularını Cennet'te."
Toplam Görüntülenme: 140
Yayın tarihi: Pazar, 30 Nisan 2023
Bunları okudunuz mu?
- Günahtan sonra hemen tövbe etmek farzdır
- Nefsimin güzel gördüğü hiçbir işi güzel görmedim
- Rızâma kavuşmak için gayret eden dostlarım
- İlmi ile amel eden bilmediğini öğrenir
- Günah işleyerek kendini zelîl etme!
- Tövbe etmeyen, ince sırları anlayamaz
- Onların gönüllerini ahiret düşüncesi kaplamıştır
- Allahü teâlâya hakîkî kul olmak
- Dostun sevdiği kimseler, insana güzel görünür
- Allahım, takdirine râzı olmayı nasip eyle