Bu sayfayı yazdır

Türkistanlı velî Seyyid Atâ

Seyyid Atâ hazretleri küçük yaşından îtibâren ilim öğrenmeye başladı. Buhârâ medreselerinde zamânın âlimlerinden ilim tahsîl etti. Aklî ve naklî ilimlerde yükseldi.
Buhârâ medreselerinde okurken gönlüne bir ateş düşüp, ilim ve amelde ihlâs elde etmek ve îmân-ı kâmil sâhibi olmak iştiyâkıyla üç arkadaşıyla berâber bir tasavvuf âlimine teslim olmaya karar verdiler. Taşkent yakınlarında bulunan Zengî Atâ’nın, kendilerine yol gösterebileceğini öğrendiler. Onun tedrisinde kısa zamanda yüksek derecelere vasıl oldular...


Hakîm Atâ’ya duyulan sevgi
Bir gün Seyyid Atâ’nın yanında, Hakîm Atâ’nın hâl ve şiirlerinin toplandığı Hakîm Atâ Kitabı okundu. Seyyid Atâ’da, Hakîm Atâ’ya karşı kuvvetli bir iştiyâk doğdu. Harezm taraflarına gidip, Hakîm Atâ türbesinin yanına vardı. Hakîm Atâ’nın kabrini su basıp, kırk yıl üstünde sular akmıştı. Sonra, rüyâsında aldığı bir işâretle, Celâl Hoca nâmında bir mübârek kişi, kabri bularak, üstüne türbe ve imâret inşâ etmiş, kendisi de orada yerleşmişti. Seyyid Atâ, Celâl Hoca’dan orada yerleşmek için müsâade istedi. Vefatına kadar burada kaldı...

“Kâbe tarafına mı götürelim”
1302 (H.702) sensesinde, Seyyid Atâ’nın vefât zamânı yaklaşınca talebeleri ona; “Sizi Kâbe tarafına mı götürelim, yoksa buraya mı defnedelim?” dediler. O da; “Tâbutumu büyük bir arabaya koyarak, yönünü Kâbe tarafına çevirip bırakın. O gece hayvanlarınızı iyi bağlayın, gürültü etmeyin. Evinizde oturun, sakın dışarı çıkmayın. Seher vakti gidip bakın, araba nerede durmuşsa beni oraya defnedersiniz” dedi.
Vefât edince, dediği gibi yaptılar. Geceleyin müthiş bir gürültü oldu. Kimse dışarı çıkmadı. Tan yeri ağarınca, ortalık sâkinleşti. Çıkıp baktıklarında, cenâze koydukları arabanın Hakîm Atâ türbesi yanında durduğunu gördüler. Bunun üzerine Hakîm Atâ türbesi yanına defnettiler. Türbenin bulunduğu yer, Harezm’de Ceyhûn (Amuderyâ) Irmağına üç dört kilometre mesâfede Hakîm Atâ denilen beldededir...

Toplam Görüntülenme: 1739

Yayın tarihi: Pazar, 15 Ekim 2006