Bu sayfayı yazdır

“Mar’aşi-zade” Ahmed Kuddusi

Ahmed Kuddusi hazretleri Anadolu velilerindendir. Ona “Kuddusi” isminin verilmesi şöyle anlatılır: Henüz ana rahminde iken Allahü tealanın “Kuddusi” ismini zikreder ve anası da bunu işitirmiş. Ahmed Kuddusi, “Kuddusiyem!” isimli şiirinin bir beytinde bunu şöyle ifade etmiştir:
Bil ana rahminde beni ki etmişem takdis A’nı/Anam işitmiştir bunu Kuddusiyem! Kuddusiyem!

Bor’da vefat etmiştir...
Ahmed Kuddusi, 1848 tarihinde Bor’da vefat etmiştir. Kuddusi hazretlerinin vefat ettiği gün, köylünün birisi de kırılan sabanını tamir ettirmek üzere Bor’a geldiğinde, çok kalabalık bir cemaatin cenaze namazına hazırlandığını görünce, abdestini tazeleyerek o da cenaze namazına iştirak eder. Hemen işine dönmek niyetinde olduğundan, yakındaki bir demirci dükkanına girerek, tamir etmesi için saban demirini ustaya verir. Demirci, ocağa koyduğu demirin korlaşmadığını, saatlerce uğraştığı halde dövülecek hale gelmediğini görünce, şaşkın bir halde düşünceye dalar. Bu sırada yakın bir tanıdığı dükkanına girer. Demirci, durumu ona anlatır. O da, köylüye;
-Sen nerelisin, bu demiri nereden getirdin? diye sorar. Köylü de;
-Ben filan köydenim. Bu demir, dün çift sürerken bir kayaya takılıp kırıldı. Tamir ettirmek için buraya getirdim. Bor’a girdiğimde, eşini görmediğim bir cemaate katılarak cenaze namazını kıldıktan sonra da bu dükkana geldim, deyince, o kişi;

“Ateşten muhafaza etmiştir”
-Senin, adını sormadan namazına iştirak ettiğin zat, Şeyh Ahmed Kuddusi hazretleriydi. Allahü teala, değil onun namazını kılanı, o cenazede hazır bulunan alet ve edevatı da ateşten muhafaza etmiştir, der.
İman sahibi olan bu köylü, yeni bir saban alıp köyüne döner.
Ahmed Kuddusi hazretleri vefat edeceği zaman yanındakilere buyurdu ki:
“Beni sade bir yere defnedin. Vefatımı insanlara yaymayın ki, halka zahmet ve şöhret olmasın. Beni methetmeye kalkışmayın. Zira ben onlara layık değilim...”

Toplam Görüntülenme: 1832

Yayın tarihi: Pazar, 11 Mart 2007