Bu sayfayı yazdır

Âşıkların Sultânı İbn-i Fârid

Büyük İslam âlimlerinden İbn-i Fârid, aslen Sûriye’nin Hama şehrindendir. Babası, buradan Mısır’a gelip yerleşmiştir. İbn-i Fârid’in babasına; devlet kademelerinde, haksızlığa uğrayanların haklarını kazanmalarında yardımcı olduğu için “Fârid” denilmiştir. Daha sonra, kâdılık işi ile meşgûl olmuştur...

Heybetli bir zat idi...
İbn-i Fârid, orta boylu, nûrânî yüzlü bir zâttı. Vecd hâlinde yüzü daha çok nûrânî olurdu. Vücûdundaki terler, ayaklarının altından doğru yere inerdi. Mübareğin heybetli bir görünüşü vardı. Allahü teâlânın kendisine muhabbet ve ünsiyetini nasîb ettiği, büyük bir zâttı.
İbn-i Fârid hazretleri, bir ara Ezher’de hatiplikle de meşgûl oldu. Yolda giderken, insanlar yol boyunca toplanır ondan duâ isterlerdi. Elini öpmek için gayret gösterirlerdi. Ancak kimseye elini öptürmez, sâdece müsâfeha ederdi. Bir mecliste hazır bulunduğu zaman, o meclise sükûn, vakar ve huzûr hâkim olurdu. Elbisesi gâyet güzel olup, kokusu pek hoş idi.
Zamanın önde gelen âlimleri, devletin ileri gelenleri, vezîrler, kadılar, zenginler ve fakirler onun meclisine koşarlardı. Yanında gâyet edeb ve terbiye üzere bulunurlardı. Huzûrunda pâdişâhların yanında konuşurlarken gösterdikleri titizlik ve dikkati gösterirlerdi. Kendisine gelenlere pekçok ikrâmda bulunurdu. Kimseden bir şey kabûl etmezdi.
İbn-i Fârid’in bir “Dîvan”ı vardır. Bu Dîvân çok derin mânâları ihtivâ etmektedir. İbn-i Fârid, şiirlerinin çoğunu Mekke-i mükerreme vâdilerinde yazdı.
İbn-i Fârid buyurdu ki: “Resûlullah efendimizi anlatmak isteyenler, O’nun güzelliğini ve üstünlüğünü anlatmaya kalksalar, zaman biter, fakat, O’nun güzelliğini ve üstünlüğünü anlatmakla bitiremezlerdi!..”

Onu rüyâda gördüler...
Bu mübarek zat 1239 senesinde Mısır’da vefat etti. Vefâtından sonra onu rüyâda gördüler. “Niçin Dîvan’ında Resûlullah efendimizi medh etmedin?” diye kendisine sorulunca, şu mânâdaki beyiti söylemiştir:
“Medh edenler ne kadar çok medh ederlerse etsinler,/ Resûlullah efendimiz hakkında her medhi eksik görüyorum./ Hem Allahü teâlâ, O’nu lâyık olduğu şekilde medh etti./ Bu medh karşısında, insanların medh etmesinin ne kıymeti olur?”

Toplam Görüntülenme: 1930

Yayın tarihi: Cuma, 20 Nisan 2007