Bu sayfayı yazdır

Osmanlı Şeyhülislâmı Fahreddîn-i Acemî

Fahreddîn-i Acemî, Sultan İkinci Murâd Han ve Fâtih Sultan Mehmed Han zamânında, Şeyhülislam olarak otuz sene fetvâ işlerini güzel bir şekilde idâre etti. O devirde İstanbul’a gelmiş olan Hurufilerle mücadele etti. Mahmûd Paşa, evinde bir dâvet tertîb etti. Dâvete, hurûfî yolunda olan sapıklar da çağırıldı. Fahreddîn Acemî de perde arkasına saklanmış, onları dinliyordu...

Sapıkların üzerine atıldı!
Sohbet ilerleyince, Mahmûd Paşa, kendilerini çok sevdiğini ve her dertlerini çekinmeden kendisine açabileceklerini söyledi. Vezirin aşırı sevgi ve muhabbet göstermesinden dolayı onu da kendilerinden zanneden bu kimseler, fırkalarının içyüzünü anlatmaya başladılar. “Her kap, içindekini sızdırır” sözü gereğince sapıklıklarını açıkladılar...
Bunu duyan Fahreddîn-i Acemî, daha fazla dayanamadı. Hemen ortaya çıkarak, üzerlerine atıldı. Hurûfîler kaçarak, sultânın sarayına sığındılar. Fahreddîn-i Acemî de peşlerinden gitti. Sarayda bunları yakaladı. Hâdiseden haberi olmayan Fâtih Sultan Mehmed Han, edebinden Şeyhülislâma karşı ses çıkarmadı...
Fahreddîn Acemî, bu işi burada halletmek istiyordu. Halkı câmiye topladı. Minbere çıkıp, bu hurûfî denilen kimselerin sapık ve dinsiz olduklarını isbât etti. Kötü yolda olduklarını ve hemen idâm edilmeleri lâzım geldiğini söyledi. Mahkeme kurulup, idâm edilmelerine karar verildi. Halkın ibret alıp, böyle sapıklara fırsat vermemeleri için, büyük bir kalabalık önünde cezâları infâz edildi. Çünkü bu sapıklar, fırkalarının kurucusu Fadlullah’ın yeryüzünde Allah’ın temsilcisi, hattâ insan sûretindeki şekli olduğunu söylüyor ve başkalarını da kandırmaya çalışıyorlardı...

Bütün hurûfîler tesbit edildi!
Mahkeme kararıyla bütün hurûfîler tesbit edilerek, Osmanlı toprakları bu sapıklardan temizlendi...
Fahreddîn-i Acemî hazretleri, hastalanmıştı. Artık son günlerini yaşıyordu. Molla Ali Tûsî ziyâretine gitti. Fahreddîn-i Acemî’den nasîhat istedi. O da: “Herkese kânunların eşit olarak uygulanmasında kimseye tâviz verilmesin” diye vasiyet etti. Bir daha konuşmadı. Bir müddet sonra da vefat etti. Edirne’deki Dârülhadîs Câmii önüne defnedildi...

Toplam Görüntülenme: 1690

Yayın tarihi: Pazar, 23 Aralık 2007