Bu sayfayı yazdır

Emevi halifelerinden Süleyman bin Abdülmelik

Emevi halifelerinden Süleyman bin Abdülmelik’in Eyyûb adındaki oğlu vefât etmişti. Cenâzenin bulunduğu yere kendisi, yanında Ömer bin Abdülazîz, Saîd bin Ukbe, Recâ bin Hayve olduğu halde girdi. Gözleri iyice dolmuştu:
“İnsana, böyle bir musîbet gelince, hislenmemesi, içinin galeyâna gelip, kabarmaması mümkün değil. Böyle bir durum karşısında, insanların bir kısmı, Allahü teâlâya karşı tam bir teslimiyet gösterip, mükafatını ondan bekleme olgunluğunu gösterir. Bir kısmı sabır ve tahammül etme gücüne sâhib olur. Bunların ikisi de, sağlam ve metin kimselerdir. Bir kısmı da vardır ki, sabır ve tahammül gösteremezler. Bunlar zayıf kimselerdir. Fakat, şu anda ben, kalbimde bir hislenme, acı bir coşma görüyorum. Eğer içime bir serinlik vermezsem, ciğerimin, üzüntü ve kederden parça parça olacağından korkuyorum” dedi.

“Göz ağlar, kalb üzülür!”
Bunun üzerine Ömer bin Abdülaziz “Ey müminlerin emîri! Sabretmeniz gerekir. Yoksa, ecir ve sevâbınız boşa gider” dedi. Recâ bin Hayve de; “Ey müminlerin emîri! Sizin bu derece, aşırı bir üzüntüye kapılmanıza, bir mânâ veremiyorum. Ortada o kadar önemli bir mesele yok. Resûlullah efendimizin, ezvâc-ı mutahharasından olmakla şereflenen Mâriye vâlidemizden, İbrâhim adında bir oğulları olmuştu. Fakat daha küçücük iken vefât etmişti. Resûlullah efendimizin mübârek gözlerinden yaşlar akıp; (Göz ağlar, kalb üzülür. Ancak Allahü teâlânın râzı olduğunu söyleriz. Ey İbrâhim, bizler senin için çok mahzûnuz) buyurmuşlardı.”
Süleyman bin Abdülmelik, bu sözler karşısında, o kadar ağladı ki, orada bulunanlar bir şey oldu sandılar...

“Benim vaktim doluyor!..”
Aradan yıllar geçti. Süleyman bin Abdülmelik artık son anlarını yaşıyordu. Kendisine bağlı emirleri yanına çağırdı ve onlara son vasiyetini yaptı:
“Emevi hanedanının değerli emirleri! Benim vaktim doluyor. Şu elimdeki kâğıda vasiyetimi yazdım. Benden sonra gelecek olan halifeyi tayin ettim. Halife olarak kendi yerime amcamın oğlu Ömer bin Abdülaziz hazretlerini vasiyet ediyorum. Ona biat etmenizi istiyorum. Haydi, çabuk olun... Biatınızı bildirin!”
Bunları söyledikten sonra ruhunu teslim etti...

Toplam Görüntülenme: 1689

Yayın tarihi: Pazartesi, 24 Aralık 2007