Bu sayfayı yazdır

Cüneyd-i Bağdâdî

Cüneyd-i Bağdâdî, hocasına âit olan evin bir odasında kalırdı. Her an Allahü teâlâyı hatırlardı. Seccâdesi üzerinde, sabaha kadar “Allah, Allah” der, aynı abdestle sabah namazını kılardı. Bu hâl senelerce böyle devâm etti. Otuz sene cemâatle namazda ilk tekbiri kaçırmadı. Namazda kalbine dünyâ düşüncesi gelse, o namazı tekrar kılardı. Dâimâ Allahü teâlâyı hatırlardı. Her gün 400 rekat namaz kılardı. Otuz yıl yatsı namazından sonra hiç uyumadan ibâdetle meşgûl oldu...

“Bu, ret rüzgârı mı?..”
Cüneyd-i Bağdâdî’den bir kimse bir şey istese onu boş çevirmez, ona faydalı olmaya çalışırdı ve; “Ben, Peygamber efendimizin güzel ahlâkına uymaya çalışıyorum” buyururdu.
Cüneyd-i Bağdâdî, vefât edeceği zaman çok üzgündü. Talebeleri korkup;
-Efendim! Bizim ümidimiz, sizin şefâatiniz bereketi ile kurtulmaktır. Sizin ise ıstıraplı ve üzüntülü bir hâliniz var. Bu hâliniz bizim yüreğimizi parçalıyor, dediler. Bunlara cevâben;
-Ey dostlarım! Ben, yetmiş senelik ibâdet ve tâatımdan ve sizlere üstâd olmak ile kazandıklarımın hepsini, bir kıl ile asılmış olduğunu ve rüzgâr esmesi ile bir tüy misâli sallandığını hissediyorum. Bu esen rüzgârın, ret rüzgârı mı, yoksa kabûl yeli mi olduğunu bilmiyorum, buyurdu.
Biraz sonra; “Allah!” diyerek rûhunu teslim etti. 911 (H.298)’de vefât ettiğinde 91 yaşındaydı.

“Beni mâzur görün!”
Cerirî hazretleri diyor ki:
“Son nefesinde Cüneyd-i Bağdâdî’nin yanında bulunuyordum. Cuma günü idi. Kur’ân-ı azîmi okuyordu ve hatmetmişti. Ben de kendisine; ‘Bu durumda da mı okuyorsunuz?’ dedim. O da; ‘Bu işe şu anda benden daha muhtaç kimse var mıdır? İşte defterim dürülmektedir, hiç olmazsa hatim ile dürülsün’ dedi.
Ebû’l-Abbâs bin Atâ, Cüneyd-i Bağdâdî’nin yanına girdi. Hazret can çekişiyordu. Ona selâm verdi. Selâmını geç aldı ve;
-Beni mâzur gör, virdim ile meşgul idim, dedi. Sonra kıbleye dönerek tekbir aldı ve son nefesini verdi...

Toplam Görüntülenme: 2070

Yayın tarihi: Pazar, 26 Mart 2006