Bu sayfayı yazdır

ŞA’YA (ALEYHİSSELÂM)

Musa ve Harun (aleyhimesselam)’dan sonra Allahu Tealâ, İsrailoğulları’nın başına her hükümdar geçtiğinde, beraberinde bir peygamber gönderirdi. Şa’ya (aleyhisselam) da Sıdkıya diye bilinen bir hükümdar zamanında gönderilmişti. Kavmine, Hazreti İsa (aleyhisselam) ve Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi ve selem)’in geleceğini haber vermişti.

İsrailoğuları devlet işlerinde hükümdarları Sıdkıya’nın, dinî hususlarda da Şa’ya aleyhisselam’ın emirlerine itaat ederlerdi. Fakat Sıdkıya’nın hükümdarlığının son zamanlarına doğru sapıtıp hak ve batıl çizgisini aştıklarında, Allah onlara Babil kralı Senharib’i (Sencarib) gönderdi. Senharib bütün ordusuyla Beytülmakdis’i kuşattı. Gördükleri karşısında korkularından ne yapacaklarını bilemeyen İsrailoğulları, Şa’ya alethisselam’a kendilerini Senharib’in ordusundan kurtarması için Allah’a dua etmesi dileğinde bulundular. Şa’ya (aleyhisselam) Allah’a kavminin kurtulması için dua etti. Senharib’in ordusu veba hastalığına yakalanıp kısa sürede kırıldı. Kralları Sıdkıya’nın ölümünden sonra İsrailoğulları’nın işleri bozuldu. Hükümdarlık için birbirlerini öldürmeye başladılar. Mukaddes kitapları Tevrat’ı unuttular. Bunun üzerine Allahü teala, Şa’ya (aleyhisselam)’a kavmine ikazlarda bulunmasını emretti. O da kavmini toplayarak öğütlerde bulundu. Allah’ın verdiği nimetleri unuturlarsa başlarına tahmin bile edemeyecekleri musibetlerin geleceğini anlattı. Şa’ya (aleyhisselam) konuşmasını bitirince, azgın İsrailoğulları onu yakaladılar ve şehit ettiler:“Allahü Teâlâ buyurdu ki: Sor onlara benim icabetime mâni olan ne? Ben işiticilerin en işiticisi, nazar edenlerin en basiretlisi, icabet edenlerin en yakını, rahmet edenlerin en merhametlisi değil miyim? Ben, onların yalan sözle örttükleri, haram yemekle kuvvet almak istedikleri oruçlarını nasıl' kabul ederim? Hem dualarına nasıl icabet ederim ki, o ancak dilleriyle bir söz, fiil ise ondan çok uzak. Ben ancak yumuşak ve mütevazî olanları kabul ederim, ancak miskinleri kalkındıranın sözünü dinlerim ve miskinlerin, fakirlerin rızâsı benim rızâmın alâmetindedir. Fakirlere merhamet, zayıflara yakınlık, mazluma insaf, gasbolunana yardım, gaibe adalet, dullara ve yetimlere, miskinlere ve her hak sahibine hakkını eda etseler ya. Ben Semâları ve Arzı yarattığım gün kendime isbat eylediğim bir hüküm hükmettim ve ona önünde müeccel bir ecel tâyin ettim ki elbette o, vaki olacaktır. Eğer onlar gayb ilmini intikallerinde sadık iseler, haydi sana haber versinler. Ben o hükmü ne Vakit infaz edeceğim, o hangi zamanda olacak? Eğer onlar dilediklerini yapmaya kadir iseler benim onu icra edeceğim kudret gibi bir kudret izhar etsinlerSon Peygamber Ahmed'i göndereceğim. Dalâletten sonra onunla hidâyet edeceğim, cehaletten sonra onunla tâlim edeceğim, düşkünlükten sonra onunla yükselteceğim, tanınmazken onunla şan vereceğim, aslıktan sonra onunla çoğaltacağım, darlıktan sonra onunla zenginleştireceğim, tefrikadan sonra onunla toplayacağım, muhtelif kalbleri, dağınık arzuları, müteferrik ümmetleri onunla birleştireceğim, ümmetini insanlar için çıkarılmış hayırlı ümmet yapacağım. O ümmet, beni tevhîd için baım îman ve ihlâs ile iyiliği emir, kötülüğü nehyedecekler, kıyam, kuud, rükû ve sücûd halinde bana namaz kılacaklar, benim yolumda saf olarak ve düşman üzerine yürüyerek mukâtele edecekler, benim rızâma ermek için mallarından, diyarlarından çıkacaklar, ben onlara mescidlerinde, meclislerinde, yattıkları, gezdikleri yerlerde tekbir, tevhid, teşbih, hamd ve medh ilham edeceğim, sokak başlarında tekbir, tehlil ve takdis edecekler, benim için yüzlerini ve taraflarını temizleyecekler, bellerine esvab bağlıyacaklar, kurbanları kanları, kitabları sineleri, gece ruhban, gündüz arslan, O benim bir fazlım ki dilediğime veririm ve ben çok büyük fazl sahibiyim.”Şa'ya (aleyhisselâm) sözlerini bitirince, İsrail oğulları onu öldürmek için üzerine saldırmışlar, o da kaçıp bir ağaca gizlenmiş, eteğinin dışarda olan ucunu görmüşler, testereyi dayayıp, ağaç ile beraber Allah'ın elçisini biçmişlerdir. Daha sonra Ermiya (aleyhisselâm)ı da hapsetmişlerdir. Allahü Teâlâ da Buhtu Nassar'ı onlara musallat kılıp be'lalarını vermiştir.

Toplam Görüntülenme: 1684

Yayın tarihi: Perşembe, 01 Mart 2007