Bu sayfayı yazdır

Allah'ım! Ondan aldığını geri ver!

Muhammed bin Ali Kettânî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Aslen Bağdâtlı olup, ömrünün büyük bir kısmını Mekke'de geçirmiştir. Cüneyd-i Bağdâdî'nin talebesidir. Kettânî hazretleri şöyle anlatıyor:

Bir kere rüyâmda çok güzel bir genç gördüm. "Sen kimsin?" diye sordum. "Takvâyım" dedi. "Nerede ikâmet edersin?" deyince; "Dertlilerin kalbinde" dedi. Sonra diğer tarafa baktığımda, çirkin, siyah bir kocakarı gördüm. "Sen kimsin?" dedim. "Ben kahkaha, zevk ve keyifim" dedi. "Nerede ikâmet edersin?" deyince; "Çok gülenlerin kalbinde" dedi... Uyandıktan sonra hiçbir zaman kahkaha ile gülmemeye niyet ettim...
Bu mübarek zat, sohbetlerinde buyurdu ki: "Varlıklar dört kısımdır, birincisi mâzûr olanlar; bunlar hayvanlardır. Akılları olmadığı için, emir ve yasaklarla mükellef değildirler. İkincisi, imtihâna tâbi olanlar; onlar, insanlardır. Bu dünyâda yaptıklarından âhirette hesap verecekler, amellerinin karşılığını orada göreceklerdir. Üçüncüsü; hep ibâdet ve tâat (Allahü teâlânın beğendiği iyi işler) üzere olanlardır ki, bunlar meleklerdir. Onlar, hiç günah işlemezler. Devamlı, Allahü teâlâya kulluk edip, noksansız devâm ederler. Dördüncüsü; İblis'tir ki, Allahü teâlânın lânetine uğrayıp, helâk olmuştur."
Bir gün Kettânî, namaz kılarken bir hırsız gelip, omuzundaki elbisesini aldı ve satmak için pazara götürdü, ama eli derhâl kurudu. Ona; "Senin yapacağın iş, bunu geri verip, sâhibinin duâsını almandır. Senin için duâ ederse, Allahü teâlâ senin elini iyileştirir" dediler. Bunun üzerine hırsız geri geldiğinde, Kettânî hazretleri hâlâ namazda idi. Aldığı elbiseyi Kettânî'nin omuzuna koydu ve namazını bitirinceye kadar oradan ayrılmadı. Namazını bitirince ayaklarına kapanarak yalvardı ve hâlini anlattı. O zaman Kettânî; "Allah'a yemîn ederim ki elbisemin ne götürülmesinden, ne de getirilmesinden haberim var" dedi ve; "Allah'ım! O, onu götürmüş ve getirmiş, sen de ondan aldığını geri ver" diye duâ edince, hırsızın eli iyileşti...
Hazreti Kettânî anlatıyor: Bir gün yanıma ağlayarak bir fakir geldi ve; "On günden beri karnım aç, arkadaşımdan birine karnım aç diye yakınmış, sonra pazara gitmiştim. Yolda bulduğum (Allah tarafından gönderilen) bir dirhem üzerinde şöyle yazıyordu: Hak teâlâ aç olduğunu bilmiyor mu ki, ona bu şikâyette bulunuyorsun" diyordu!..

Toplam Görüntülenme: 129

Yayın tarihi: Çarşamba, 15 Mart 2023