Bu sayfayı yazdır

Önce nefsi bilmek gerekir

Ahmed Harrâz hazretleri evliyânın meşhurlarındandır. Bağdat'ta doğdu. 890 (H. 277) senesinde orada vefât etti. Zünnûn-i Mısrî, Sırrî-i Sekatî, Cüneyd-i Bağdâdî gibi büyük velîlerin sohbetinde bulunup tasavvuf yolunda yetişti. Bişr-i Hafî gibi zâtlarla da arkadaşlık yaptı.

Allahü teâlânın rızâsını kazanmak için çok çalışırdı. "Allahü tealâya yönelen ve O'ndan başka her şeyi unutan bir kula, sen neredensin, murâdın nedir diye sorulsa, şüphe yok ki, Allah der ve bundan daha güzel vereceği hiçbir cevap yoktur" buyururdu. Allahü teâlânın ismini çok anar, O'nun rızâsına kavuşmak için çok zikretmek gerektiğini bildirirdi. Bu hususta; "Kulun bu yolda gıdâsı, Allahü teâlânın zikri, yatağı da toprak olmadıkça şeref sâhibi olamaz" buyururdu. En büyük ihsân sâhibi olan Allahü teâlâya şükretmek gerektiğini söylerdi. Peygamber efendimizin; "Kendilerine ihsânda bulunanları sevmek, kalplerin yaratılışında mevcuddur" hadîs-i şerîfiyle ilgili olarak buyurdu ki: "Bir kimse bir şahsa iyilik yaparsa, muhakkak sûrette o şahıs iyiliğe bedel olarak o kimseyi sever" hadîs-i şerîfine dayanarak derim ki: Şaşarım o kimseye ki bütün âlemde Allahü teâlâdan başka ihsânda bulunan bir zâtı görmediği hâlde, nasıl olur da kalbini tamâmen ona yöneltmez. Çünkü hakîkî mânâda ihsân, her şeyin sâhibi olan Allahü teâlânın yaptığı şeydir. Zîrâ ihsan, iyiliğe muhtaç olana, iyilik yapmaktan ibârettir. Bir kimse başkasına bir iyilik yapınca, ona teşekkür etmeli ve o kimseye iyilik yapmak istidâdını ve gücünü veren yâni iyiliğin hakîkî sâhibi olan Allahü teâlâya da şükretmelidir."

Verâ yâni şüphelilerden sakınmakta ve riyâzette nefsine muhalefet etmekte gâyet ileriydi. Nefsi şöyle târif ederdi: "O, durgun bir suya benzer. Dıştan bakılınca temiz gibidir. Ama biraz tahrik edilip dalgalandırılınca dibinde saklı pek çok mikrop olduğu görülür. Nefsin durumunu anlamak için onu imtihan etmelidir. Hem de mihnet, meşakkatle ve boş arzularına muhâlefet ederek imtihan etmelidir. Herkes nefsine bakmalı, mihnet ve meşakkat ânında ne gibi bir şekil alıyor. Yersiz ve boş arzularını yenebilmek için direnmesini biliyor mu? Görmeli ve bilmelidir. Nefsin içinde gizli hâllere vâkıf olmayan kimse ne cesâretle Rabbini tanıdığını iddiâ etmeye kalkar. Çünkü önce nefsi bilmek gerekir. Tâ ki bundan sonra o nefsi yaratan bilinsin."

Toplam Görüntülenme: 138

Yayın tarihi: Pazartesi, 24 Nisan 2023