Bu sayfayı yazdır

Kuraklık sebebiyle büyük sıkıntı içerisindeler

Ahmed bin Câfer Sebtî hazretleri evliyânın meşhurlarındandır. Ebû Abbâs Sebtî diye tanınmıştır. 1130 (H.524) senesinde Fas’ta Sebte'de doğup, 1204 (H.601) târihinde Merrâkeş'te vefât etti. Menkıbeleri herkesin arasında yayıldı. Şihâb el-Mukrî, Nefh-ut-Tayyib ismindeki eserinde, onun hayâtını anlatmış, büyük âlimlerin onu övdüğünü, en büyük velîlik derecesinde bulunduğuna şehâdet ettiklerini bildirmiştir.

Bâzıları Ahmed bin Âfir'e evliyânın kerâmeti hakkında sordular. O da şöyle cevap verdi: Ölüm ile velînin kerâmeti kesilmez. Merrâkûş'da defnedilmiş bulunan Sebtî hazretlerini işâret ederek; fakirlere sadaka verdikten sonra, onun kabrinin yanında, onu vesîle ederek Allahü teâlâya duâ eden kimsenin ihtiyâcının nasıl giderildiğine bak!" dedi.

Nefh-ut-Tayyib kitabının sâhibi Şihâb el-Mukrî şöyle anlatır: "Sebtî hazretlerinin kabrinin yanında birkaç defâ durup, Allahü teâlâdan dileklerde bulundum. Dileklerimden birisi de; ilim sâhibi olmam ve öğrenmek istediğim bazı kitapları bana anlamayı nasip etmesi idi. Sebtî hazretlerinin kabrinin yanında duâ ettim. Allahü teâlâ benim bu duâmı kısa zamanda kabûl etti."
Abdurrahmân bin Yûsuf Hıstî, Sebtî hazretlerinin aleyhinde konuşan biri idi. Bir gece rüyâsında Resûlullah efendimizi gördü: "Ey Allah'ın Resûlü! Sebtî hakkında ne buyurursun?" diye sordu. Resûlullah efendimiz tebessüm ettikten sonra, Sebtî'nin iyi kimselerden olduğunu, buyurdu. "Yâ Resûlallah! Bana bunu açıklar mısın?" dedi. O zaman Resûlullah efendimiz onun Sırat köprüsünden şimşek gibi, pek süratli bir şekilde geçeceğini buyurdu.
Ebû Hasan Habbâz, Sebtî hazretlerine; "İnsanlar kuraklık ve pahalılık sebebiyle büyük bir sıkıntı içerisindeler" deyince, ona; "Cimriliklerinden dolayı, Allahü teâlâ onlara yağmur vermiyor. Eğer siz, elde ettiğiniz mahsûllerin zekâtı ile fakirlere sadaka verseydiniz, buna karşılık Allahü teâlâ da size yağmur verirdi" dedi. Sebtî hazretlerinin bu sözleri üzerine Ebû Hasan Habbâz, fakirlere sadaka verip, yardımda bulundu. Güneş pek kızgın, hava çok sıcaktı. Yağmurdan, ümîdini kesmişti. Ağaçların ve diğer bitkilerin kurumaya yüz tuttuğunu gördü. Bir müddet sonra, öyle bir yağmur yağdı ki, bütün her taraf suya kandı.

Toplam Görüntülenme: 122

Yayın tarihi: Perşembe, 11 Mayıs 2023