Bu sayfayı yazdır

Her nefese iki şükür lâzımdır!

Mehmed Emîn Tokâdî hazretleri İstanbul evliyâsının büyüklerindendir. 1664 (H.1075) târihinde Tokat'ta doğdu. Kabr-i şerîfi, Unkapanı'na inen cadde ile Zeyrek Yokuşu'nun kesiştiği tepe üzerinde, Soğukkuyu Pîrî Paşa Medresesi kabristanındadır. Kendisini vesîle ederek, kabri başında yapılan duâ müstecâbdır, makbûldür...

İlim tahsîline memleketinde başlayıp, sonra İstanbul'a geldi. Şeyhülislâm Mirzâzâde Muhammed Efendi'den ders alıp, ilim öğrendi. Sonra Mekke'de bulunan ve Muhammed Ma'sûm hazretlerinin yetiştirdiği mürşid-i kâmillerden olan Ahmed Yekdest Cüryânî hazretlerinin sohbetlerinde yetişip, tasavvufta yüksek derecelere ulaştıktan sonra İstanbul'a döndü. Burada çok talebe yetiştirdi. İçlerinde devlet adamları ve kumandanlar da bulunuyordu. Sadrazam Yeğen Mehmed Paşa da bunlardandı. Mehmed Emîn Tokâdî hazretleri 1745 (H.1158) târihinde İstanbul'da vefât etti.

Mehmed Emîn Efendi, talebelerinden birine yazdığı bir mektupta şöyle buyurdu:

"Allahü teâlâya hamd, kendisinden sonra peygamber gelmeyecek olan şefâatçimiz Muhammed (sallallahü aleyhi ve selleme) âline (akrabâlarına), Eshâbına (arkadaşlarına), bütün nebî ve resûllere salât, hayır duâlar olsun... Allahü teâlâdan günahlarımın affını ve beni bağışlamasını dilerim. Allah'ım! Beni bağışla. Allahü teâlâ günahlarımızın şefâatçisi Muhammed sallallahü aleyhi ve selleme, O'nun temiz âline ve eshâbına, bütün nebîlere ve resûllere, onların âl ve eshâbına salât, hayır duâlar olsun. Allahü teâlâ, Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin bütün eshâbından, dört müctehid imâmdan, şehîdlerden, sâlihlerden, evliyâdan, takvâ sâhiplerinden, zikredenlerden, büyüklerimizden ve bütün bu yolda bulunanlardan râzı olsun...

Bu âleme niçin gelindiğini, asıl maksadın Allahü teâlâya kulluk olduğunu bilmelidir. Can bedende iken mârifetullahı isteyip, dünyâ ve âhiret saâdetine mazhar olmalıdır. Dünyâ dostu, mal dostu, güzellik dostu ve diğer şeylerin dostu çoktur... Allah dostu, İksir-i âzam (her derde devâ) gibi nâdir bulunan çok kıymetli bir şeydir...

Bir nefeste iki nîmet vardır. Bunun için her nefese iki şükür lâzımdır. Yirmi dört saatte, her saate bin nefes ve her nefese iki şükür olmak üzere kırk sekiz bin şükür olur. Bir insan bütün işlerini bıraksa, şükür, şükür, diyerek Allahü teâlâya hamd ve şükretse yine şükrün hakkını edâ edemez. Mâlûm oldu ki, Allahü teâlâya şükrün binde birini edâ edemez."

Toplam Görüntülenme: 81

Yayın tarihi: Salı, 07 Kasım 2023