Allahü teâlâyı bilmek en büyük nîmettir
Şerefüddin Adiyy bin Müsâfir hazretleri evliyanın büyüklerindendir. Lübnan’da Ba'lebek’te 1074 (H. 467) senesinde doğdu. Bağdad’a giderek Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinden ilim ve tasavvuf terbiyesi aldı. İcazet alarak Hakkâri’ye gitti ve orada talebe yetiştirdi. 1162 (H 557) senesinde orada vefât etti. Sohbetlerinde sevgi, muhabbet ve teslimiyetten çok bahsederdi. Buyurdu ki:
"Allahü teâlanın kullarına verdiği ilk ve en büyük nîmeti, onların kalplerini îmâna açması ve kalblerine îmânı yerleştirmesidir. Bu nîmetten sonra, Allahü teâlâyı bilmek en büyük nîmettir. Allahü teâlâyı bilmek dînen vâcibdir. Allahü teâlâyı bildikten sonra, O'nun kazâsına, kaderine, hayrına, şerrine, azına, çoğuna, acısına, tatlısına, mahbûbuna sevgili gelene ve mekrûhuna kötü gelene rızâ gösterip, hepsinin Allahü teâlâdan olduğuna inanmak ve teslîm olmak büyük nîmettir. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen; "Allah, kime hidayet etmeyi dilerse, İslâma onun göğsünü açar, gönlüne genişlik verir. Her kimi de sapıklıkta bırakmak isterse, onun kalbini öyle daraltır sıkıştırır ki, îmân teklifi karşısında göğe çıkacakmış gibi olur. Allah, îmân etmeyenler üzerine, böyle âzâb bırakır." (En'âm sûresi: 125) Adiyy bin Müsafir hazretlerine; "Âlim kimdir?" denildi. Buyurdu ki: "İnsanlara doğru yolu gösteren âlim şu kimsedir ki; kendi huzûrunda iken senin kalbini derleyip toparlayan, yokluğunda seni her türlü kötülüklerden haram, günah ve çirkin şeylerden koruyan, sâhib olduğu en güzel ahlâk ile seni terbiye eden ve o ahlâkla ahlâklanmanı sağlayan, kendine mahsus terbiye usûlleriyle terbiye eden, kendi îmân nûrunun parlaklığıyla talebesinin kalbini parlatan ve kalbini kötülüklerden temizleyendir. Talebe ise; Allahü teâlânın sevdikleri ile berâber olduğu zaman edebi gözetip, güzel ahlâk sâhibi ve her işte tevâzu üzere olan, âlimlerin huzûrunda onları can kulağı ile dinleyen kimsedir." “Allahü teâlânın evliyâsı, yemek, içmek ve uyku ile, başkasının hakkında konuşmakla, birisine vurmakla bu makâma kavuşmadı. Ancak mücahede ve riyâzet çekmekle kavuştu.” Sonradan Adiyy bin Müsafir hazretlerinin insanları, irşâd etmekteki yoluna "Adeviyye yolu" dendi ve bu isimle şöhret buldu. Çok kimse bu tarîkate girdi. Bu yolun da zamanla erbâbı kalmamış sonradan gelen câhil kimseler hem îtikâd hem de amelde hak yoldan ayrılmışlardır.
Toplam Görüntülenme: 228
Yayın tarihi: Cumartesi, 30 Nisan 2022
Bunları okudunuz mu?
- Dünya ile âhıret birbirinin zıddıdır!
- İlim gıdâ gibidir; her zaman ihtiyaç vardır
- Ey Oğul! Amelin güzel edebin ince olsun!
- Helâli, haramı, farzı, vâcibi öğrenmeliyiz!
- Hızır'ı bir görsem derdin fakat bilsem demezdin!
- Her harfin kendine has manâları vardır
- Yolumuzun esası, zaruri olan ile yetinmektir
- Her varlık, Allah'ı tesbih eder
- O gâzilerle harp etmek akıllıca bir iş değildir
- Allah adamlarında üç alâmet vardır