Kerâmetler menbâı Ebû Bekr Ya’fûrî
Bir gün, büyük velî Ebû Bekr Ya’fûrî hazretlerine Haçlıların Akka’da yaptıkları zulümden şikâyette bulundular. Ebû Bekr Ya’fûrî onlara; “İnşâallah orayı yakında fethederiz” buyurdular...
Zamanla Haçlılar ile Müslümanlar arasındaki savaş çok şiddetlendi. Akka muhâsara edilmişti. Düşman ordusu kalenin dışına çıkarak, İslâm ordusu ile şiddetli bir çarpışmayagirdi. Sonra tekrar kaleye geri çekilerek kuvvetlerini takviye ettiler ve büyük bir sebât gösterdiler. Kalenin fethi gecikiyordu...
Surlar parça parça oldu!
Şemseddîn bin Sel’ûs, orada bulunan Ebû Bekr Ya’fûrî’nin talebelerinden bir cemâate; “Hocanızın bir müjdesi olduğunu biliyoruz. Ona gidip hatırlatınız. Artık bu harbin şiddeti son haddine ulaştı” dedi.
Ebû Bekr Ya’fûrî’ye durumu haber verdiler. Ebû Bekr Ya’fûrî atına bindi, Ümm-ül-kerûm denilen Akka’nın dört saat mesâfede doğusuna düşen bir köye varıncaya kadar yol aldı. Oradan, Akka’nın ışıkları ve dumanları görünüyordu.
“Allahü Ekber! Yâ Muhammed!” diyerek iki taş attı. Sonra onlara: “Haydi dönünüz. İnşâallah yarın kale fethedilir” buyurdu.
Günlerden perşembe idi. Muhâsarada bulunan bir grup kimse, durumu şöyle anlattılar: “İki taşın atıldığı gün, her atışta büyük bir ses vukûa geldi. Surlar parça parça oldu.”
Ebû Bekr Ya’fûrî, vefâtından önce Nemr köyü yakınında bir yere geldi. Defnedileceği yeri tâyin etti. Bu yerin vasıfları kabir için uygun idi. Bir müddet sonra Nemr köyüne üç saat mesâfedeki Telciyat’a geldi ve orada vefât etti...
“Sahrâdan bir kişi gelir!”
Vefât etmeden önce bir talebesine; “Ben ölünce, beni atım üzerinde gizlice Nemr köyüne götürün. Bunu kimse bilmesin ve hiç kimse benim için bir şey yapmasın. Sahrâdan bir kişi gelir. Benim gaslimi yapar ve cenâzemi kabre indirir” buyurdu.
Buyurduğu gibi, onu alıp Nemr köyüne götürdüler. Nemr’e vardıklarında, civâr yerlerden onu sevenler geldiler. Gelenlerin önünde birisi vardı. Önünden herkesin görebileceği bir şekilde büyük bir nûr yükseliyordu. O şahıs; “Velîsi kimdir?” diye sordu. Ona; “Sensin” dediler. O da gasl, techîz ve tekfîn işlerini yaptı. Tabutu kabre koyduktan sonra, o kişiyi kimse bir daha göremedi. Orada bulunanlar, o zâtın Hızır aleyhisselâm olduğunu söylediler...
Toplam Görüntülenme: 1553
Yayın tarihi: Çarşamba, 25 Nisan 2007
Bunları okudunuz mu?
- Ebu Bekr-i Verrak’ın oğlu
- Büyük mutasavvıf Seyyid Cemâleddîn
- Anadolu velîlerinden Molla Osman Efendi
- Hem nebî hem sultân Dâvûd aleyhisselâm
- Âşıkların Sultânı İbn-i Fârid
- Resulullah'ın mübârek âzâ-i şerîfeleri
- Şehzâde Hocası Molla Gürânî
- Osmanlının ilk Şeyhülislâmı: Şemseddîn Fenârî
- Gençliğini iyi geçirenin, ihtiyarlığı da iyi geçer
- Güzel bir rüyâ görürsen Allahü teâlâya hamdet