Osmanlı ulemâsından Yayabaşızâde Efendi

Yayabaşızâde Efendi, Osmanlılar zamânında yetişen hadîs, fıkıh âlimi ve evliyânın büyüklerindendir. İsmi, Hızır bin İlyâs bin Abdülvehhâb’dır. “Yayabaşızâde” ismiyle tanınır. İstanbul’da Eyüb Sultan semtinde doğup yetişti. Doğum târihi bilinmemektedir...

İLME OLAN İSTİDÂDI YÜKSEKTİ...
Yayabaşızâde, çocukluğunda Yeniçeri Ocağına kayıtlı iken orada verilen ders esnâsında ilim öğrenme istidâdının fazla olması dikkatleri çekti. Bunun üzerine ilmiye sınıfına geçti. Mâlülzâde Nakîb Efendiden ders almağa başladı. Zâhirî ilimlerdeki tahsîlini bu zâtın huzûrunda tamamladıktan sonra, o zamanda bulunan Halvetiyye büyüklerinden Vişne Efendinin sohbetlerine devâm etti. Tasavvufta yüksek derecelere kavuştu...
Yayabaşızâde Efendi, Osmanlı ordusunda bulunup, Allah yolunda gazâ etmenin fazîletine dâir vaaz ederdi. Sultan Üçüncü Mehmed Hân ile gittiği Eğri Seferinde, Tabur Cenginde, 1596 (H.1005) senesi Rebî’ul-evvel ayının yirmi sekizinci günü şehîd oldu. Cenâzesini İstanbul’a getirmek istedilerse de, gördükleri bir rüyâ üzerine, Tatar Pazarcığı beldesinde, Dülbendzâde Câmii avlusunda defnettiler...
Bu mübarek zatın Eğri seferine gitmesi şöyle anlatılır:
Sultan Üçüncü Mehmed Hân, Eğri Seferine çıkarken, Orduyu vaaz ve nasîhat ile takviye etmesi için Yayabaşızâde Efendiyi de berâber götürmek istedi. O da Allahü teâlânın dînini yaymak niyetiyle sefere katılmayı kabûl etti.

ASKERİ MUHAREBEYE HAZIRLADI
Sefere çıkmadan evvel, elindeki Beydâvî Tefsîri’ni, talebelerinin büyüklerinden Bosnalı Hüseyin Efendiye gönderip; “Mütâlaa ettikçe bize duâ etmeyi unutmasın” dedi. Bundan sonra pâdişâh ile birlikte sefere çıktı... Yol boyunca askeri çok güzel bir şekilde muhârebeye hazırladı. Muhârebe esnâsında bir ara askerin durumu bozulup, firâr kaçınılmaz bir hâl almışken, Yayabaşızâde Efendi, Pâdişâhın huzûruna çıkıp;
“Sultânım! Ricâlullah bizimle birliktedir. Bir mikdâr daha harbe tahammül ediniz. Neticede zafere ulaşacaksınız. Beni de duânızdan unutmayınız. Bu uğurda şehîd olacağımı ümid ediyorum” dedi ve toplanan askerle düşman üzerine at sürdü. Büyük kahramanlıklar gösterdi, nihâyet şehîd oldu. Şehîd olduğunda mübârek vücûdunda birçok kılıç ve mızrak yarası vardı...

Toplam Görüntülenme: 1588

Yayın tarihi: Cumartesi, 05 Nisan 2008

Bunları okudunuz mu?