Abdülkerîm Râfi’î

Abdülkerîm Râfi’î hazretleri, Şâfi’î âlimlerindendir. “Muharrer” adındaki fıkıh kitâbı meşhûrdur. Bunu birçok âlimler şerh etmiştir. İmâm-ı Nevevî’nin “Minhâc” adındaki muhtasarı çok kıymetlidir. “Minhâc”ı da şerh etmişlerdir. Bunların en kıymetlisi İbni Hacer-i Mekkî’nin “Tuhfe-tül-muhtâc” adındaki şerhidir. 623 [m. 1226] senesinde İran’da bulunan Kazvin’de vefât etti. 

Abdülkerîm Râfi’î hazretleri, vefatından kısa bir zaman evvel buyurdu ki: 

Dört mezhebin hâli, bir şehir ehâlîsinin hâline benzer ki, önlerine çıkan bir işin nasıl yapılacağı kanûnda bulunmazsa, o şehrin eşrâfı, ileri gelenleri toplanıp, o işi kanûnun uygun bir maddesine benzeterek yaparlar. Bâzan uyuşamayıp, bazısı devletin maksadı, beldeleri tâmîr ve insanların rahatlığıdır der. O işi, re’y ve fikirleri ile, kanûnun bir maddesine benzetir. Bunlar, hanefî mezhebine benzer. Bazıları da, devlet merkezinden gelen memurların hareketlerine bakarak, o işi, onların hareketine uydurur ve devletin maksadı, böyle yapmaktır derler. Bunlar da, Mâlikî mezhebine benzer. Bazıları ise kanûnun ifâdesine, yazının gidişine bakarak, o işi yapma yolunu bulur. Bunlar da, Şâfi’î mezhebi gibidir. Bir kısmı ise, kanûnun başka maddelerini de toplayıp, birbiri ile karşılaştırarak, bu işi doğru yapabilmek yolunu arar. Bunlar da, Hanbelî mezhebine benzer... 

İşte şehrin ileri gelenlerinden her biri, bir yol bulur ve hepsi, yolunun doğru ve kanûna uygun olduğunu söyler. Kanûnun istediği ise, bu dört yoldan biri olup, diğer üçü yanlıştır. Fakat, kanûndan ayrılmaları, kanûnu tanımadıkları için, devlete karşı gelmek için olmayıp, hepsi kanûna uymak, devletin emrini yerine getirmek için çalıştıklarından, hiçbiri suçlu görülmez. Belki, böyle uğraştıkları için, beğenilir. Fakat, doğrusunu bulan daha çok beğenilip, mükâfât alır. Dört mezhebin hâli de böyledir. 

 

İSTENİLEN YOL BİRDİR!.. 

Allahü teâlânın istediği yol, elbette birdir. Dört mezhebin ayrıldığı bir işte, birinin doğru olup, diğer üçünün yanlış olması lâzımdır. Fakat, her mezhep imamı, doğru yolu bulmak için uğraştığından, yanılanlar affolur. Hattâ sevap kazanır. Çünkü, Peygamberimiz, (Ümmetime, yanıldığı ve unuttuğu için cezâ yoktur) buyurdu. Bu ayrılıkları bazı işlerde olup, ibâdetlerin çoğunda, yâni Kur’an-ı kerimin ve hadis-i şeriflerin açık olarak bildirdikleri ahkâmda ve inanılacak şeylerde, aralarında tam birlik bulunduğundan, birbirini kötülemezler... 

Toplam Görüntülenme: 962

Yayın tarihi: Salı, 03 Temmuz 2012

Bunları okudunuz mu?