Ali Behçet Efendi

Ali Behçet Efendi, 1860 (H.1277) senesinde doğdu. Şeyh Şerefüddîn Efendinin sohbetlerinde bulundu. Bir süre sonra Kâdiriyye ve Nakşibendiyye yollarında hilâfet aldı. 1901 (H.1319) senesinden sonra vefât etmiştir. Kabri Topkapı taraflarındadır. 

Ali Behçet Efendi, vefatından önce buyurdu ki: 

En mes’ûd, en kazanclı kimse, dinsizliğin çoğaldığı bir zamânda, unutulmuş sünnetlerden birini meydâna çıkarandır ve yayılmış bid’atlerden birini yok eden kimsedir... İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki: 

Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” zamân-ı se’âdetinden uzaklaştıkça, sünnetler örtülmekte, yalanlar çoğaldığı için, bid’at yayılmaktadır. Bir kahramân lâzımdır ki, sünnete yardım edip, bid’ati durdursun, kaçırsın. Bid’ati yaymak, dîn-i islâmı yıkmaktır. Bid’at çıkarana ve işleyenlere hürmet etmek, onları büyük bilmek, İslâmiyyetin yok olmasına sebep olur... Bir sünneti meydâna çıkarmak ve bir bid’ati ortadan kaldırmak için, son gayretle çalışmak lâzımdır. Her zamân, hele Müslümânlığın çok za’îflediği bu zamânda, İslâmiyyeti kuvvetlendirmek için, sünnetleri yaymak ve bid’atleri yıkmak lâzımdır. Eskiden gelen İslâm âlimleri, bid’atde bir güzellik görmüş olacaklar ki, bunlardan ba’zılarına, hasene [ya’nî güzel] ismini vermişlerdir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (Bid’atlerin hepsi dalâletdir, yoldan çıkmaktır) buyurdu... Bid’atlerin her birini, İslâm binâsını yıkan bir kazma gibi, sünnetleri ise, karanlık gecede yol gösteren, parlak yıldızlar gibi anlıyorum. Zamânımız hocalarına Allahü teâlâ insâf versin de, hiçbir bid’ate güzel demesinler ve hiçbir bid’atin işlenmesine müsâ’ade etmesinler. Bid’at gün doğması gibi, karanlıkları parlatıcı görünürse de, bunlara göz yummasınlar! Çünkü sünnetlerin dışında, şeytânlar, işlerini kolay görür. 

 

BİD’ATLERİN ZULMETİ!.. 

Eski zamânlarda, İslâmiyyet kuvvetli olduğundan, bid’atlerin zulmeti belli olmuyordu ve belki de, o zulmetlerden ba’zıları, İslâmiyyetin her tarafı kaplayan kuvvetli ziyâsı arasında, parlak sanılıyordu. Bunun için, güzel deniliyordu. Hâlbuki, bu bid’atlerde de, hiçbir parlaklık ve güzellik yok idi. Şimdi ise, Müslümânlık za’îflemiş, kâfirlerin âdetleri, hattâ kâfirlik alâmetleri, Müslümânlar arasına yerleşmiş [moda olmuş] olduğundan, her bir bid’at, zararını göstermekte, kimsenin haberi olmadan, Müslümânlık sıyrılıp gitmektedir... 

Toplam Görüntülenme: 849

Yayın tarihi: Pazar, 03 Haziran 2012

Bunları okudunuz mu?