Belgrad şehidi Karaca Paşa ve Hasan Ağa

Fâtih Sultan Mehmed Han, Avrupa’nın kapısı olan Belgrad’ı fethetmek için 13 Haziran 1456 günü kusatmıştı. Muhasara sâdece kara tarafından baslamıstı. Bu yeterli değildi, zîrâ kalenin nehir yolu ile irtibâtı devam ediyordu. Macarların “millî kahraman”ı Hunyadi Yanoş gelmeden önce kaleye girmek lâzımdı...

“TUNA’NIN ÖTESİNE GEÇEYİM!”
Rumeli Beylerbeyi Karaca Paşa;
“Pâdişâhım, destur veriniz. Tuna’nın öte yakasına geçeyim. Hisar karşısında durarak, gelecek küffârın önüne çıkayım” dedi. Rumeli akıncıları ve sancak beyleri bu fikre katılmadılar.
13 Haziran ile 20 Temmuz arasında devam eden muharebeler çok kanlı olmuştu. Hunyad’ın kumandayı ele alması ile morali düzelen düşman, inatla bütün hücumlara karşı koyuyordu. Sultan 20 Temmuz günü Karaca Paşa’yı huzuruna kabul ederek, ertesi gün için umûmî bir taarruzun yapılacağını, kendisinin de ordunun başında bulunacağını söyledikten sonra;
“Karaca, senden her zamankinden fazla gayret beklerim. Mâruzâtın sem’i itibâra alınmadı diye neden gam çekersin?” diye sordu. Karaca gözleri dolu olarak;
“Pâdişâhım! Sen hemen emret, billah Allah yolunda şehîd olmaktan gayri düsüncem yoktur. Canın ne kıymeti vardır devletlüm!” cevâbını verdi.
Ertesi gün, sabahın erken saatlerinde umûmî hücum başladı. Karaca Paşa en öndeydi. Yanında da Yeniçeri Ağası Hasan Ağa vardı...
Muharebe bütün şiddeti ile devam ediyordu. Ancak; önce Karaca, arkasından Hasan Ağa şehîd düştü. Osmanlı ordusundan beş bin kişi kaleye girmişti. Hunyad, karşı taarruza geçti. Şehre girenleri çıkarttıktan sonra, bütün gücüyle ordugâha saldırdı. Bunun üzerine Sultan, ordugâha giren düşmanı karşıladı ve bir nara ile ileri atıldı. Bu durumu gören yeniçeri, yeniden parlamış ve bir alev olmuştu...

PADİŞAHIN GÖZYAŞLARI...
Akşam olduğu zaman, düşman on binden fazla ölü bırakarak Belgrad’a geri çekildi.
Fâtih Sultan Mehmed Han, Karaca Paşa ve Hasan Ağa’nın niçin huzuruna gelmediğini sorunca, paşalardan biri; ikisinin de kaleye girerken şehîd düştükleri haberini getirdi. Karaca Paşa son nefesini verirken; “Pâdişâhıma söyleyin! Allahü teâlânın emrine uyarak bu canı devletim ve onun için veriyorum” demişti.
Koca Fâtih, hiçbir zor karşısında eğilmeyen başını elleri arasına alarak;
“Vah Karaca Paşam! Vah Hasan’ım!” diye gözyaşı dökmüştü...

Toplam Görüntülenme: 1733

Yayın tarihi: Pazartesi, 21 Temmuz 2008

Bunları okudunuz mu?