Burhâneddîn-i Merginânî

Burhâneddîn-i Merginânî hazretleri, Özbekistan-Merginân’da doğdu. 593 [m. 1197] senesinde Cengiz askeri tarafından şehîd edildi. Çok kitap yazdı. Bunlardan (Hidâye) ve (Tecnîs) en meşhûrlarıdır. 

(Hidâye) fıkıh kitâbında diyor ki:

Bir kimsenin, namâz, oruç ve sadaka gibi bütün ibâdetlerinin sevâbını başkasına hediye etmesi câizdir. Kendi sevâbından hiç azalmadan, bütün mü’minlere de sevâbı erişir. Hanefî ve Hanbelî mezheplerine göre, namâz ve Kur’ân-ı kerîm okumak gibi yalnız beden ile yapılan ibâdetlerin sevâbı da, böyle hediyye edilebilir. Farz ve nâfile ibâdetlerin sevâbı, ölülere ve dirilere gönderilebilir. İbâdeti yaparken, sevâbını başkasına niyet etmek câiz olduğu gibi, ibâdeti kendi için yapıp, sonra sevâbını başkasına hediye etmek de câizdir. Sevâp, hediye edilenlere taksîm edilmeksizin, her birine bütünü kadar erişir. Her çeşit ibâdetin sevâbı, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” mübârek rûhuna da gönderilebilir. Abdüllah ibni Ömer “radıyallahü anhümâ”, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” için umre yapardı. Hâlbuki, bunu vasiyet etmemişti. İbnis-Serrâc, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” için onbinden fazla hatim okumuştu. Mübârek rûhu için kurban kesmişti. Bu hediyyelerle derecesi ve şerefi artar denildi. 

Bedir gazâsında, dokuzyüzü aşan kâfir ordusundan, yetmişi öldürülmüştü. Bunlardan yirmidördü, bir leş çukuruna atıldı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” üç gün sonra çukur başına geldi. Birkaçının ismini sayarak, (Rabbinizin ve Onun Resûlünün bildirdikleri azâblara kavuştunuz mu? Ben, Rabbimin vadettiği zafere kavuştum) buyurdu. Ömer “radıyallahü anh” bunu işitince: “Yâ Resûlallah! Cansız ölülere neden söylüyorsun?” dedi. (Sözlerimi siz onlardan dahâ iyi işitici değilsiniz! Fakat onlar cevap veremez) buyurdu. Bu hadîs-i şerîf, ölülerin diriler gibi işittiğini, fakat cevap veremediklerini gösteriyor. 

DAHA ÇOK RÜYÂDA GÖRÜLÜR 

Merginânî hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

“Mevtâları iyi veya kötü hâlde görmek, cenâb-ı Hakk’ın bâzı kullarına ihsân ettiği bir keşif ve kerâmettir. Dirilere müjde vermek, onlara doğru yolu göstermek veya ölüler için hayırlı bir iş yapılmasına, borçlarının ödenmesine yaraması içindir. Ölüleri görmek, daha çok rüyâda olmaktadır. Uyanık iken görenler de vardır. Evliyâ ve hâl sâhipleri için kerâmettir.” 

Toplam Görüntülenme: 970

Yayın tarihi: Pazar, 09 Eylül 2012

Bunları okudunuz mu?