Ebü’l-Hasan ŞüsterîEbü’l-Hasan Şüsterî

Ali bin Abdullah eş-Şüsterî (Ebü’l-Hasan) hazretleri, Endülüs’teki evliyânın büyüklerindendir. Aynı zamanda Mâlikî mezhebi fıkıh âlimi ve şâir olan Ebü’l-Hasan’ın doğum târihi belli değildir. 1269 (H.668) senesinde, hacdan dönerken Dimyât’ta vefât etti ve oraya defnedildi. Kerâmetleri ve menkıbeleri çoktur. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: 

Tesavvuf yolunu iyi bilen ve yol gösteren âlim aramayı da İslâmiyyet emretmektedir. Çünkü, Mâide sûresinde, (Ona kavuşmak için vesîle arayınız!) buyurulmuşdur. (Künûz-üd-dekâık)deki hadîs-i şerîflerde buyuruluyor ki: (Âlimler, Peygamberlerin vârisleridir), (Evliyâ ol kimselerdir ki, Onlar görülünce, Allah hâtırlanır), (Her şeyin hâsıl olduğu yer vardır. Takvânın elde edildiği yer, âriflerin kalbleridir), (Bâtın ilmi, Allahü teâlânın esrârından bir sırdır!), (Âlimin yüzüne bakmak ibâdettir!), (Onlar, öyle kimselerdir ki, yanlarında bulunanlar şakî olmaz!), (Ümmetimin âlimlerine saygılı olunuz! Çünkü onlar yeryüzünün yıldızlarıdır), (Allahın öyle kulları vardır ki, bir şey için yemîn etseler, Allah o şeyi yaratır), (Talebesi arasında âlim, ümmeti arasında Peygamber gibidir), (Bir âlimin ölmesi, bir şehir halkının ölümünden dahâ büyük ziyândır), (Allah sevgisinin alâmeti, Onu çok zikretmektir)... 

Allahü teâlâ, lutf ederek, ihsân ederek, nefs itmînân makâmına gelince ve İslâmiyyete uymakla şereflenince, “İslâm-ı hakîkî”ye kavuşulur ve îmânın hakîkati hâsıl olur. Bundan sonra yapılacak her iş, İslâmiyyetin hakîkati olur. Namâz kılınca, namâzın hakîkati kılınmış olur. Oruç tutunca, orucun hakîkati tutulmuş olur. Hac yapınca, haccın hakîkati yapılmış olur. İslâmiyyetin bütün hükümlerine uymak da, hep böyledir... 

 

SÛRET VE HAKÎKAT!.. 

Görülüyor ki, ilk yol ile hakîkat, İslâmiyyetin sûreti ile İslâmiyyetin hakîkati arasında bir geçittir. Vilâyet-i hâssa ile şereflenmedikçe, İslâm-ı mecâzîden kurtulup, İslâm-ı hakîkîye kavuşulmaz. [İslâmiyyetin sûretine uymak, İslâm-ı mecâzîdir. İslâmiyyetin hakîkatine uymak ise, hakîkî Müslümânlıktır.] Bir Müslümân, Allahü teâlânın ihsânı ile, İslâmiyyetin hakîkatine kavuşur, İslâm-ı hakîkî ile şereflenirse, Peygamberlere tam uyarak ve O büyüklere vâris olarak, (Kemâlât-i nübüvvet) denilen makâma kavuşabilir. O yüksek derecenin ni’metlerini bol bol elde edebilir. 

Toplam Görüntülenme: 1015

Yayın tarihi: Perşembe, 14 Haziran 2012

Bunları okudunuz mu?