Fıkıh ve kıraat âlimi İbrahim Makdisi
İbrahim Makdisi hazretleri, fıkıh, kıraat, nahiv ve feraiz âlimlerindendir. 1148 (H.543) senesinde Suriye’deki Cemmail kasabasında dünyaya geldi. Buraları daha sonra Haçlıların eline geçince Şam’a hicret etti. Orada büyük âlimlerden fıkıh ilmi öğrendi. Daha sonra da Bağdad’a giderek, buradaki büyük âlimlerden kıraat ilmi ve nahiv tahsil etti.
Daha sonra Şam’a dönen İbrahim Makdisi, burada talebe yetiştirmekle meşgul oldu. Çok talebesi vardı. Bunlardan birçoğu, zamanın en büyük âlimleri oldular.
O kadar talebesi vardı ki...
Bu mübarek zat, talebelerinin çokluğundan, onlarla ilgilenmekten fırsat bulup da eser yazamadı. Çok ibadet eder, haram ve şüphelilerden çok sakınırdı...
Kendisine “mürid kime denir?” denildi. Buyurdu ki: “Mürid, meşakkat ve sıkıntılara katlanan mütehammil, sabırlı kimsedir. Murâd ise, taşınan kimsedir.”
Yine buyurdu ki: “Sükût, Allahü teâlânın huzûrunda olma edeplerinden bir edeptir. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “Kur’ân-ı kerîm okunduğu zaman onu dinleyiniz ve susunuz ki rahmete nâil olasınız, kavuşasınız.” (A’râf sûresi: 204) buyurmuştur.”
Allahü teâlâ, cinlerin, Resûlullah efendimizin huzûrundaki hâlini haber verirken de; meâlen “Cinler Peygamberin (aleyhisselam) huzûruna gelince, birbirlerine; ‘Susun’ dediler.” (Ahkâf sûresi: 29) buyurmuştur.
“Sen neyin esiri isen!..”
Bir gün de nasîhat isteyen birisine şöyle buyurdu: “Sen neyin, kimin esiri ve mülküysen onun kulusun. Eğer nefsinin esiri ve mülkü isen nefsinin kulusun. Eğer dünyânın esiriysen, dünyânın kulusun ve kölesisin!”
İbrahim Makdisi hazretleri, 1218 (H.614) senesi Zilka’de ayının 17’sine rastlayan Çarşamba günü, talebelerine ders okuttuğu camide akşam namazını kıldırdıktan sonra evine geldi. O gün oruçluydu. Az bir şey ile iftar etti. Sonra kıbleye döndü ve;
“Yâ Hayyü, Yâ Kayyum! Allahım! Senden başka ilah yoktur. Senden yardım ve imdad istiyorum. Bana yardım eyle ve rahmet et!” dedikten sonra Kelime-i şehadeti söyleyerek ruhunu teslim etti...
Toplam Görüntülenme: 1537
Yayın tarihi: Pazartesi, 26 Kasım 2007
Bunları okudunuz mu?
- Sıla bin Eşyem ve amca kızı Muaze
- Hayber Gazâsında şehit düşen genç
- Esile kıza saldıran Hamele'nin sonu!..
- Bir garip müderris Molla Lütfi
- Said bin Zeyd ve müfteri bir kadın!
- Korku ve ümit, âhiret inancından doğar
- Her harfin kendine has manâları vardır
- Yolumuzun esası, zaruri olan ile yetinmektir
- Her varlık, Allah'ı tesbih eder
- O gâzilerle harp etmek akıllıca bir iş değildir